İslâm tarihinde Cibril aleyhisselâm hadisi diye bilinen meşhur bir rivayet vardır. Her müslüman bu hadisi çok iyi bilmelidir. Bu mübarek hadis-i şerifte Cebrâil aleyhisselâm Peygamberimiz Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin meclisine insan suretinde gelmiş, önce iman, sonra İslâm ve ihsan kavramlarını sormuştur. Alemlere Rahmet Efendimiz’in iman sorusuna verdiği cevabı biz “imanın şartları” diye ezberleriz. İslâm sorusuna verdiği cevabı ise “İslâm’ın şartları” olarak biliriz. Allah Resulü ihsanı ise “Allah Teâlâ’yı görüyormuş gibi ibadet etmendir, çünkü sen O’nu görmesen de O seni görmektedir” şeklinde cevaplamıştır. Hadisin sonunda Peygamberimiz gelen kişinin Hz. Cibril olduğunu ashabına söylemiş ve “Size dininizi öğretmek için geldi” buyurmuştur.
Alimlerimize göre bu rivayette dinimizin iman, amel ve ahlâk boyutları öğretilmiştir. Dinimiz sadece inanılıp ancak ibadet edilmeyecek bir din değildir. Bununla birlikte doğru itikada inanan ve namaz, oruç, zekât gibi ibadetler yapan kişi de dinini tam anlamıyla yaşamış olmaz. Çünkü dinimizin ihsan boyutu da vardır ki bu da ahlâka karşılık gelir. Yani bir müminden beklenen hem itikadının, hem ibadetlerinin hem de ahlakının güzel olmasıdır. Allah Teâlâ hepimize nasip eylesin.
Gönül ehli âlimler
Her müslümanın kendisine lazım olan temel inanç, ibadet ve ahlâk meselelerini bilmesi, yani ilmihalini güzelce öğrenmesi farzdır. Bununla birlikte İslâm tarihi boyunca itikat meseleleriyle kelam âlimlerimiz, ibadet konularıyla fıkıh âlimlerimiz derinlemesine ilgilenmiş ve ümmete öğretmiştir. Ahlâk meseleleriyle derinlemesine ilgilenen ve bunu ümmete aşılayan ise tasavvuf ehli alimler olmuştur. Bugün de müslümanlar dinini kâmil anlamda yaşayabilmek için tasavvuf ehli âlimlere müracaat ederler. Bu yüzden onlara Arapça rehber anlamında mürşid denir. Onların yanında geçmişine tevbe edip güzel ahlâk yoluna giren kimselere de Arapça yolcu anlamında “salik” yada “derviş” gibi isimler verilir.
Evliya dediğimiz güzel ahlâklı büyük zatlar tasavvufu kötü ahlâktan temizlenip övülmüş vasıflarla bezenme olarak ifade etmişlerdir. Bu da ancak Peygamberimiz’in sünnetine uyarak ve ashab-ı kiramın izinden giderek mümkün olur. Çünkü âyet-i kerimelerde Peygamber Efendimiz’in ashabını tezkiye ettiği yani terbiye edip manen temizlediği bildirilir.
Peygamberlerin yolu
Esasında bütün peygamberler insanları terbiye edip temizleyen mürşidler, yol gösterici rehberlerdir. Müminlere inanç, ibadet ve ahlâkı onlar öğretmişlerdir. Bugün yaşadığımız toplumda ahlâk konuları biraz ihmal edilmiş durumda. Oysa Kur’ân-ı Kerîm inanç meselelerini, beden ve mal ile yapılan ibadetleri kapsadığı gibi ahlâkı da kapsar. Allah Teâlâ pek çok ayette peygamberlerden, onların güzel kulluğundan haber vermiştir. Kur’an’ın belli bir yekününü oluşturan peygamber kıssalarında dinimizin ahlâki yönü belirgin bir şekilde görülür. Örneğin Hz. Adem kıssasında Adem aleyhisselâmın ve hanımının “tevbesi” anlatılır. Hz. Nuh kıssasında Nuh aleyhisselâmın 950 sene süren tebliğ mücadelesindeki “tahammülü”, bununla birlikte “müşriklere karşı şiddetli buğzu”, İbrahim aleyhisselâm’ın “tevhid mücadelesi” ve “tevekkülü”, İsmail aleyhisselâmın “teslimiyeti”, Süleyman aleyhisselâmın “şükrü”, Davud aleyhisselâmın “çokça ibadeti” dikkat çeker.
Eyyüb aleyhisselâmın “sabrı”, Yunus aleyhisselâmın “zikri”, Yakup aleyhisselâmın “ümid kesmeyişi”, Yusuf aleyhisselâmın “iffeti”, Yuşa aleyhisselâmın “hizmeti”, Zekeriya aleyhisselâmın “himayesi”, İsa aleyhisselâmın “affı” gibi ahlâki özellikleri vurgulanır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem ise Alemlerin Rabbi tarafından “rauf” ve “rahim” olarak anılmış yani üstün “şefkat” ve “merhamet” ahlâkıyla övülmüştür. Tüm bu güzel ahlâklar tasavvuf ilminin temel kavramları ve ana gayesidir. Sadece Kur’an kıssalarına bakarak bu ilmin çok değerli olduğunu anlamak, Allah dostları olan büyük sufilerin de peygamberlerin izinden gittiğini görmek mümkündür.
Asırlar boyunca her statüden müslümanın mürşid-i kâmil sufileri ziyaret edip onlara derviş olmaları aslında Kur’ân-ı Kerîm’de övülen üstün ahlâklara sahip olma gayretidir. Kendileri önce İslâmî ilimleri öğrenen evliyalar ahlâki/kalbi ilimleri de bir Allah dostundan öğrenmiş ve ondan yetki almış zatlardır. İnsanlara bu konuda maddi hiçbir karşılık beklemeksizin rehberlik ederler. Sohbet, hizmet ve tefekkür dersleriyle onların kendi başına bir ömür boyu alması çok zor olan yolları kısa sürede aşmalarına vesile olurlar. Allah Teâlâ hepsinden razı olsun. Bizi de akidesi sağlam, ibadetleri doğru, ahlâkı güzel kullarından eylesin. Amin.