Afet zamanlarında gücümüzü aşan, kontrol edemediğimiz, değiştiremediğimiz pek çok üzücü olayla yüzleşiriz. Afeti doğrudan yaşayanlar ve yaşananlara tanık olanların manevi desteğe her zamankinden fazla ihtiyaçları olur. Elbette çocuklar için konu daha da hassastır. Yaşananları anlamlandırmak ve kaygılarla baş etmek için her çocuk aynı tepkileri vermez. Tepkiler farklı olduğundan yaklaşım da farklı olmalıdır. Ancak her durumda çocuğun en temel ihtiyacı olan “güven duygusunu” korumak zorundayız. Afet sonrasında çocuklara yapılan dini açıklamalarda da buna dikkat edilmelidir. Yetişkinlerin konuya ilişkin kendi yorumları çocuk dünyasında aynı şekilde karşılık bulmayabilir. Hatta bazı hatalı yorumlar çocuk kalbinde onarılması güç yaralar oluşturabilir.
Tabiat Kanunlarından Bahsedin
Çocuklar Allah Teala’nın gücünün her şeye yettiğini bildiğinden, meydana gelen afeti neden engellemediğine ilişkin sorular sorabilirler. Doğrudan bu soruya cevap vermeden önce onlara, yaşlarını da dikkate alarak uygun biçimde, Allah Teala’nın oluşturduğu tabiat kanunlarından ve dünyadaki işleyişten bahsetmek yerinde olur. Daha kolay anlayabilecekleri örneklerle başlayıp konuyu en son afete getirerek durum açıklanabilir. Bu süreçte soru-cevap, oyuncaklarla modelleme, çeşitli görselleri kullanma, birlikte araştırma yapma gibi metotlar kullanılmalıdır. Örnek bir uygulama şöyle olabilir:
-Sence yağmuru kim yağdırıyor?
-Allah yağdırıyor.
-Peki, Allah yağmurun yağması için nasıl bir düzen yaratmış? Gel şu videodan izleyelim… Şimdi sana bir sorum var: Eğer Allah dünyada hiç yağmur yağdırmasaydı ne olurdu?
-Bitkiler büyümezdi, insanlar susuz kalırdı, temizlenemezdik, yiyecek üretemezdik.
-Yani yağmur bizim için çok gerekli. Yağmur yağmazsa insanlar bu dünyada yaşayamaz. Ama bazen yağmur sel baskınlarına, toprak kaymalarına sebep oluyor. İnsanların evleri yıkılıyor, kendilerine zarar geliyor. Bunlar oluyor diye Allah yağmur yağdırmasın der miyiz?
-Yağmur yağsın ama sel olmasın, toprak kaymasın.
-Şuna ne dersin? Çok yağmur yağdığında derenin ne kadar yükseleceğini biliyoruz. Oralara ev yapmasak?
-Olabilir.
-Toprağın kayacağı yerleri de tahmin edebiliyoruz. Oralara yerleşim yeri kurmasak?
-Olur.
-Demek ki yağmurun ve dünyanın düzenini bozmaya gerek yok. Biz tabiat kanunlarını dikkate alarak, tabiata uyum sağlayarak yaşarsak sorun çözülebiliyor.
-Şimdi gel, aynısını deprem için düşünelim. Depremler yer hareketleri sebebiyle oluşur. İstersen yer neden hareket ediyormuş araştıralım… Eğer yer tabakası hareket etmezse bu bizim için yağmurun yağmaması gibi bir şeymiş gördün mü?
-Evet ama keşke deprem olmasa.
-Evet, bu yer hareketleri arada bir depreme neden olur. Tıpkı yağmurun arada bir sele sebep olduğu gibi. Şimdi sen söyle, yağmur sele ve heyelana sebep olduğunda zarar görmemek için ne yapmıştık?
-Oralara ev yapmamıştık.
-Peki deprem olduğunda zarar görmemek için ne yapabiliriz?
-Evleri sağlam yaparız.
-O zaman hadi seninle şu bloklarla depremden zarar görmeyecek, güvenli evler tasarlayalım.
Çocuklar İmtihan Sırrını Anlar Mı?
Tam bu noktada hepimizin iman ettiği bir şey var ki, evlerimiz sağlam olsa da kişinin eceli geldiyse veya ona bir musibet isabet etmesi takdir edilmişse bunun önüne geçilemez. Peki bunu çocuklara anlatmalı mıyız? Afeti yaşayan ve afete tanıklık eden çocuklara bu bilgiyi sunmayı tehir edebiliriz. Zira böyle travmatik dönemlerde çocukların önce güvende hissetmeye ve Allah Teala’ya sığınmaya ihtiyaçları vardır.
Afette ölen kimselerin şehit olduğu, şehitlerin ölürken hiç acı çekmedikleri, ahirette mutlu olduklarına ilişkin bilgilerle; afette yaralanan, mülkünü ve yakınlarını kaybeden kişilerin buna sabrettikleri için Allah Teala tarafından mağfiret edildikleri, çok sevap ve dereceler kazandıkları gibi bilgiler çocukların kalbini ferahlatacaktır. Daha küçük çocuklar içinse bu ifadeler soyut kalacağından amaçlanandan farklı karşılık bulabilir. Afetler hakkında konuşurken her yaş grubuna yapılan açıklamalarda kişisel yorumlardan kaçınmaya ve imanın temeli olan güven duygusunu zedelememeye önem gösterilmelidir.