Deprem Öncesinde: Uzmanlar deprem anında yapılan küçük ama bilinçli hareketlerin hayati önem taşıdığını defaatle vurgulamakta. Öncelikle deprem sırasında yapılacakları öğrenmek için AFAD’ın, Türk Kızılay’ın depremle ilgili bilgilendirmelerini dikkatle izleyip evlerimizde tatbik etmeliyiz. Bunun yanı sıra evlerimizde önce bina güvenliğine dayalı tetkikleri yaptırmak, evimizin içindeki büyük eşyalarımızı duvara monte etmeye; yatak, koltuk gibi mobilyaları deprem anında kırılacak ve dökülecek eşyalardan uzakta yerleştirmeye özen göstermeliyiz. Elektrik, doğalgaz, su ve benzeri alt yapılarda “gaz sızıntısı”, “elektrik kaçağı” gibi arıza oluşturabilecek tesisatların kontrollerini düzenli olarak yaptırmalıyız. Deprem çantasının içeriğine bakarak aile üyelerinin temel ihtiyaçlarına yönelik çanta hazırlamak, deprem toplanma alanlarını öğrenmek; AFAD mobil, devlete ait mobil uygulamaları telefonumuza indirmek gibi temel önlemleri alabiliriz. Ailemizin tüm üyeleriyle bu önlemleri paylaşıp birlikte hareket etmek, endişelerimizi bir nebze olsa giderecektir.
Deprem Anı: Deprem anında panik ve korku bir arada yaşanmaktadır. Bu süreci en az panikle atlatabilmek, uzmanlara göre doğru hareket edebilmenin en sağlıklı yolu. Deprem anında “çök, kapan, tutun” hareketini tatbik etmemiz önerilmektedir. Balkon, kapı pervazları, avize, raf, aynalı dolap bulunan yerler ve merdivenler risklidir; buralardan uzak durmalıyız. Özellikle yüksek binalarda asansörü kullanmak, cam kenarlarına yaklaşmak ve camdan atlamak gibi eylemler, oldukça tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır. Deprem esnasında acil durumların dışında telefon kullanmamak; kibrit, çakmak gibi yanıcı maddeleri kullanmamak, elektrik düğmelerine dokunmamak, doğalgaz kombisi, soba gibi ısıtıcılardan uzak durmak gibi önlemleri de dikkate almalıyız. Deprem anının -kısa ya da uzun olsun fark etmeksizin- hepimizin üzerinde şok edici etkileri bulunmaktadır. Büyük depremlerin ardından yaşanan artçı depremleri de aynı şekilde dikkate alıp aynı prosedürü uygulamalı, elimizden geldiğince tedbir almalıyız.
Deprem Sonrası: Deprem bitince, yanınıza alabildiğiniz acil durum çantası, kimlik, telefon vb. küçük eşyalarınızla en kısa sürede bina içerisindeki güvenli alanlardan çıkış yapmanız gerekmektedir. Bu çıkış herhangi bir artçı deprem ihtimalini de düşünerek hızlı olmalı, mahallelerin güvenli toplanma alanlarına ya da binaların uzağındaki bölgelere doğru ilerlemelidir. Deniz kenarı, toprak kaymasının oluşabileceği kayalık alanlardan da mümkün olduğunca uzaklaşmaya gayret gösterilmelidir. Büyük depremlerin yıkıcı etkileri olduğu hepimizce malum. Bu yıkım sadece binaların enkazlarından ibaret değil, maddi olduğu kadar manevi olarak da uzun süreli hasarlar meydana gelebiliyor. Maddi ihtiyaçlarımızın giderilmesi için yetkililerin yönlendirmelerine, çevremizdeki çocuk ve yaşlıların ihtiyaçlarına göre yardımlaşmaya özen göstermeliyiz. Bunun yanında afet alanlarındaki zorlu koşullar, manevi olarak da güçlü bir duruşu gerektirmektedir. Fiziksel dayanıklılık kadar psikolojik dayanıklılık da gerekmektedir. Herkesin benzer acıları, benzer öfkeyi paylaştığını ama bunu farklı şekillerde dışa vurabileceğini unutmadan hareket etmeliyiz. Bu sebeple dua etmek, sevdiklerimize sarılmak, çevremizdekilerle dertleşmek gibi insani ihtiyaçlarımızı da ihmal etmemeliyiz. Nasıl ki bedensel yaralarımızı birlikte sarabiliyorsak, yaşadığımız kayıpların, acıların yaralarını da birlik ve beraberliğimizle iyileştireceğimize dair inancımızı korumalıyız.
Bilgi Paylaşımı: Haber alma ve haberleşme özgürlüğümüz yaşadığımız çağda oldukça kıymetli nimetlerden biri. Bunun en hızlı şekilde yapılması da afet durumunda hayati önem taşımakta. Burada bize düşen görev ise vicdanlı ve doğru paylaşımlarda bulunma sorumluluğudur. Sosyal medyanın kötü niyetli yaklaşımlarının da olduğunu hesaba katıp özellikle yardım amaçlı gözüken ama yanlış bilgilendirme ve dolandırıcılık gibi faaliyetlere hizmet eden paylaşımlara karşı dikkatli olmalıyız. Sağduyulu, güvenilir ve resmi kaynaklardan paylaşımlar yapmak, kişisel görüşlerimizden çok mevcut sorunun çözümüne odaklanmak gibi hassasiyetler, sosyal medyanın gücüyle birleştiğinde fayda sağlayacaktır. Özellikle enkaz görüntülerinde kişilerin mahremiyetini, çocukların güvenliğini, ihtiyaç sahibi insanların haysiyet ve onurunu dikkate alarak paylaşımlarda bulunmalıyız. Böylesi durumlarda sosyal mecralardaki derdimiz, ihtiyaç duyulan maddi ya da manevi desteği göstermek olacaktır.
Bir faydamız dokunsun isterken belirli hassasiyetleri de göz ardı etmemeliyiz. Bu sebeple de Peygamber Efendimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!” (Müslim, İman, 77) öğüdünü sık sık hatırlamalıyız.