Kategoriler
Kişisel Gelişim

Ercüment Ekrem Talu Kimdir?

Tanzimatın ediplerinden olan Recaizade Mahmut Ekrem’in oğlu olan Ercüment Ekrem Talu edebiyatımızın nükte yazarlarındandır. Ercüment Ekrem, Türk mizah edebiyatını ileriye götürenlerden biridir. Akla gelmeyen nükteler yapan zeki bir ediptir. İyi bir nüktedanlık fıkralara konu olacak dereceye erişmektir ki Ercüment Ekrem bu merdivenin son basamağına yükselmiş bir hoşsohbettir. İlginç olan bir özelliği de en tuhaf vakayı asık bir yüzle anlatıp dinleyenleri kahkahaya boğmasıdır.

Kendisiyle ilgili bir fıkradan öğrendiğimize göre İstanbul Şehremini (Belediye Reisi) Muavinliğinde bulunmuş. Vazifede bulunduğu sırada, makamın sahibi olan şehremini zat ile her nedense araları açılmış. Bir kış günü daire sobalarında yakılmak üzere alınacak odun için münakaşa gerekmiş. Yani aralarında tartışmaları istenmiş.

Ercüment Ekrem bu duruma kızıp gazetelere şöyle bir ilan vermiş: “(Şu kadar) kilo odun münakaşa ile alınacaktır. Münakaşa (filan) tarihte açılacaktır. Odunun numunesini görmek isteyenler emanet makamına müracaat etsinler.” Emanet makamını doğrudan doğruya şehremini temsil ettiğine göre, bu ilanı okuyunca bindiği küplerin adedi ne kadardır bilemeyiz!

Ercüment Ekrem biraz iğneli yazılara başlayınca arkadaşlarından biri :

– Yine münekkit oldun suya, sabuna dokunmaya başladın! demiş.

Ercüment Ekrem, bir an düşünüp cevap vermiş:

– Doğru söylüyorsun! Suya, sabuna dokunmak neyse amma, köpürtürsem hâlim yamandır!

Kendinde olmamak

Şair H. Fahri Ozansoy bir akşam bir davetteydi. Ertesi gün Ercüment Ekrem’e rastladı. Üstad takıldı:

– Dün gece seni aradım. Nerelerdeydin?

– Sorma kardeşim, hiç kendimde değildim. Ercüment Ekrem başını salladı:

– Kim bilir ne rahat etmişsindir.

Kira zamanı

Ercüment Ekrem bir ara Sabur Sami Bey’in apartmanında kiracıydı. Bir sabah henüz yataktayken kapı çalındı. Ercüment Ekrem seslendi:

– Kim o?

– Kapıcı!

– Ne istiyorsun?

– Kira!

– Kim gönderdi?

– Sabur bey.

Ercüment Ekrem takvime baktı. “Yarın ayın biri…” Ev sahibinin sabırlı manasındaki ismine atıf yaparak şöyle bağırdı:

– Efendine benden selam söyle. Ya ismini değiştirsin yahut da ismine benzesin.

Afrikalı ayı

Ercüment Ekrem Talu aynı zamanda iyi bir avcıydı. Bir gün misafirlerini ağırlarken yerdeki ayı postunu gösterip:

– Bu ayıyı Afrika’da vurmuştum, demiş. Misafirler önce şaşırmış, sonra biri dayanamayarak:

– Yahu üstadım Afrika’da ayının işi ne?

– Ayı bu birader. Oranın Afrika olduğunu nerden bilecek?

Kaşık nerede?

Ercüment Ekrem lokantaya gider ve garsondan çorba ister. Çorbayı masaya koyan garsona “Ben bu çorbayı içmem” der. Garson başka bir çorba getirir. Yazardan aynı cevabı alınca lokanta sahibi gelir. “Beyim afedersiniz. Çorbalarımız çok güzeldir. Bir kaşık alsanız mutlaka beğenirsiniz” der. Talu, “Belki gerçekten güzeldir fakat ben yine içemem” der. Adam “Niçin?” deyince yazarımız cevap verir: “Çünkü kaşığım yok.”