Kadın erkek için hayat arkadaşıdır. Bu arkadaşlık yan yana olmak değil, iç içe bulunmaktır. Eğer bu beraberliğin tatlı, kalıcı ve faydalı olması isteniyorsa, bunun için en önce fıtratların birbirine uyumuna dikkat edilmelidir.
Fıtratları ayrı, fikirleri farklı, zevkleri birbirine aykırı iki insanın kaynaşması ve dost olması düşünülemez. Onlar bir sebeple bedenleriyle zoraki beraber olsalar da kalpleriyle aynı sevgide, çizgide, zevkte ve hedefte buluşamazlar. Böyle bir yuva ancak idare ve sabır maharetiyle ayakta durabilir. Bu huzur değil, hazır bir azaptır. Bunun için baştan dikkat edilmelidir.
İnsanın fıtratını ahlâkı ortaya koyar. Ahlâkı güzel olanın insanlık cevheri temiz ve güzeldir. Ahlâk güzelliği de din ile ölçülür.
Dini tanımayan ve ciddiye almayan erkek veya kadin mânen hastadır.
İlâhî terbiyeyi bırakıp nefsinin keyfince giden, farklı fikir ve felsefelerden medet bekleyen kimse gerçek mânada akıllı değildir. Böyle bir kimsenin zengin ve güzel olması, halk içinde itibarlı bir aileden gelmesi bizi aldatmamalıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Kadınla şu dört şey için evlenilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini. Sen, dindar olanı seç ki hayır bulasın.” (Hadisi Şerif Kaynak: Buhârî, Nikâh, 15; Müslim, Radâ, 53; Ebû Davud, Nikâh, 2; İbn Mâce, nr. 1858; İbn Hibbân, Sahîh nr. 4036.)
Resûlullah Efendimiz (s.a.v), diğer bir hadislerinde şu uyarıda bulunmuştur:
“Rahmine nutfenizi koyacağınız (ve kendisinden nesil bekleyeceğiniz) kadınları iyi seçin. Size denk olan kimselerle evlenin. Kızlarınızı da denkleri ile evlendirin.” (Kaynak: İbn Mâce, Nikâh, 46; Hâkim, Müstedrek, 2/163; Beyhaki, es-Sünenü’l-Kübrâ, 7/133; Süyûtî, es-Sagîr, nr. 3268.)
Bir kadın hem terbiyeli hem güzel hem soylu hem de zengin olursa bu çok güzeldir. Ancak hepsini bir arada bulmak zordur. Bu sıfatlar arasından bir tercih yapmak gerekirse, edepli kadını tercih etmelidir. Edebi olmayan kadının güzelliği, soyu ve zenginliği mutluluk değil, sıkıntı sebebidir. Tarih ve tecrübeler buna şahittir.
Hadis aynı şekilde kadına da seçeceği kocada edep ve insanlık araması gerektiğini bildirmektedir.
Dindarlık, sadece ibadetle oluşmaz. Dindar kimsenin imanı ve ibadetleri gibi insanlarla geçimi ve iş ahlâkı da güzel olmalıdır.
Din edepten ibarettir. Her ibadetin, işin ve makamın kendisine has bir edebi vardır. İnsan bu edepleri koruduğu ölçüde akıllıdır. Edebe uymayan kimse dengeyi koruyamaz. Dengesiz kimse gerçek bir dostluk yapamaz. Sevgi samimiyet ister. Kısaca Mevlâ’yı seven de Leylâ’yı seven de sevgisinde samimi ve sadık olmalıdır.