Fıkıh: Bir kimsenin lehindeki ve aleyhindeki ameli hükümleri bilmesidir. Başka bir tarife göre de kişinin ibadetlere, muamelelere ve cezalara ait şer’î hükümleri ayrıntılı delilleriyle bilmesidir. Bununla ilgili ilme “Fıkıh ilmi” denir ve “İLMİHAL” bunun bir bölümüdür.
Dini hükümleri ayrıntılı delillerden anlayıp çıkarmaya yetkisi olan İslam alimlerinden her birine “Fakih”, çoğuluna “Fukaha” denir.
Müctehidler ise fukahanın en yüksek tabakasını teşkil ederler.
Müctehid, şer’i hükümleri delillerinden çıkarma yetkisine ve ilmine sahip kimsedir.
Müfti, fetva veren kimsedir. Müctehid olmayan müftiler başka müctehidlerin söz ve fetvalarını naklederler.
Kur’an ve sünnetle açık ve kesin hükme bağlanan konularla, icma’ ile çözümlenen meselelerde ictihada ihtiyaç olmaz. Bunun dışında kalan şer’i, ameli problemlerin hallinde ictihad ve fetva cereyan eder.
İctihada konu olan meselelerde bir Müslüman müctehid ise kendi ictihadına göre amel etmesi gerekir.
Kişi müctehid değil ise bir müctehidin ictihadına uymakla mükelleftir.
Sahabe – i Kiram’dan beri İslâm dünyasında yüzlerce müctehid yetişmiştir. Sünnet çizgisini takip eden müctehitler arasında ümmet arasında hüsnü kabul gören ve ictihatları günümüzde de yaygın bir şekilde Müslümanlar tarafından benimsenen fıkhi mezhepler dört tanedir.
1) İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye ( h.80-150 ) nisbet edilen Hanefî mezhebi
2) İmam Malik b . Enes’e ( h.93-179 ) nisbet edilen Malikî mezhebidir.
3) İmam Muhammed b. İdris eş – Şafii’ye (h.150-204 ) nisbet edilen Şafii mezhebidir.
4) İmam Ahmed b . Muhammed b. Hanbel’e ( h.164-241 ) nisbet edilen Hanbelî mezhebidir.
Günümüzde yaşayan Müslümanların büyük çoğunluğu, bu dört büyük mezhepten birisine mensuptur.
Her müslümanın mezhebindeki ictihatlara göre hayatını sürdürmesi, ilim ehlinin hassasiyetle üzerinde durduğu bir husustur.
Zaruret ve ihtiyaç durumunda Müslümanlar, diğer mezheplerden de istifadeyle fikhî meselelerini, ilim ve takvasına itimad edilen alimlere müracaat ederek çözmelidirler.