Günümüzde herkesin, hepimizin önemli şikâyetlerinden biri kalp ve kafa dağınıklığı. Bir işe odaklanmakta ya da odaklanma halini devam ettirmekte sorunlar yaşıyoruz. Bazen durum daha da kötüleşiyor, yapılması gereken pek çok şey varken nasıl ve nereden başlanacağına karar verememeye dönüşebiliyor.
Kalp ve kafa dağınıklığı ifadesini bilerek kullandık. Çünkü bahsettiğimiz bu hale, manevi yaşantısı olanlar kalp dağınıklığı, hayata daha dünyacı gözle bakanlar kafa veya zihin dağınıklığı diyor. Nasıl adlandırılsa adlandırılsın, günümüz insanı kendisini bekleyen onca iş ve uğraşın arasında bir kararsızlık halinden muzdarip. Psikologlara göre önü alınmazsa kaygı bozukluğu gibi tedavi gerektiren yerlere kadar varabilen bir mesele bu.
Peki, bu dağınıklığın önüne nasıl geçilecek? İşte burada muayenehanelerinde, televizyonlarda, sanal ortamlarda “yaşam kalitemizi” artırmak üzere psikologlar bizi bekliyor. Güler yüzlü, tatlı dilli tavsiyeler, terapi seansları ne yazık ki pek iş görmüyor. Çaresiz, farmakoloji bilimi imdada yetişiyor. Her duruma uygun psikoterapik haplarımız var ne de olsa. İçiyorsun, her şey yoluna giriyor!
Gerçekten hastalık varsa, ilaç alınması gerekiyorsa bir diyeceğimiz yok elbette. Fakat mesela basit can sıkıntısı ya da iradesizlik, tembellik gibi hallerle depresyon arasındaki farkı yeterince açıklıyor ve buna göre yönlendiriyorlar mı acaba?
Meselenin bu tarafı bir yana, biz bugünün insanları galiba niyetimizi yitirdiğimiz için dağıldık. Çünkü nasıl ve neye göre yaşanacağına karar verilen “genel” niyetten, bir işe başlarken yapılan “özel” niyete kadar bütün niyetler birer kodlama. Kalbi ve zihni bir hale, bir işe yönlendirme ve odaklama. Kodlama kelimesinin altını çizmek lazım, özellikle gençler bilir, gerekli kod yoksa veya yanlışsa yazılım “error” verir.
Boşuna değil, bahsettiğimiz bu dağınıklığa kitaplarımız “himmet dağınıklığı”, kararlılık haline de “himmeti toplama” diyorlar. Ve himmetin yüksek hedefler için olmasını öğütlüyorlar. O yüksek hedefin çok para, çok prestij, çok lüks olmadığını söylemeye gerek var mı? Himmetin, insanın bütün manevi donanımıyla yani kalbiyle, aklıyla, hisleriyle bir şeye yönelme olduğunu da hatırlayalım.
Şu halde büyüklerimiz tarafından niyetin ısrarla vurgulanması sadece amellerden ve işlerden sevap devşirilmesi maksadıyla sınırlı değil. Kalbin, aklın, duyu ve duyguların, kısaca bütün hayatın derlenip toparlanması, bir merkeze bağlanması, bir nizama ve intizama kavuşturulması için bir anahtar verme çabası.
Kısaca, niyet öyle klişe bir laf değil. Sadece ibadetlerle de sınırlı değil. Niyet, içimiz ve dışımızla doğrudan kendimizle, hayatımızla ilgili; detaylarını bildiğimizde muhtemelen her şeyi değiştirecek, bütün olumsuzlukları dönüştürecek bir iksir.
Kaynak: SEMERKAND DERGİSİ