Hattâb’ın oğlu Hz. Ömer radıyallahu anh… Adı anıldığı zaman bütün Mekke ahalisinin kalbini titreten isim. Ahali onu duyduğunda destur alıp kendine gelirdi. Daha cehalet devrinde bile istikbalini gösterircesine haşmet ve kudret sahibiydi. Mekke’nin önde gelenlerinden, kendi kurallarını ifa ederken kimsenin gözünün yaşına bakmayacak kadar istikrarlı bir zattı.
Öyle bir kudret ve haşmet sahibi ki, dinin onunla aziz kılınacağı müjdesi daha o iman etmeden Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemden geliyor: “Allah’ım! Bu dini iki Ömer’den biriyle aziz kıl!”
Diğer Ömer, Amr b. Hişam ki o da Ebû Cehil’dir. Cehaletin babası, cehaletten bile cahil.
Nübüvvetin 6. yılında bir gün Dârünnedve’de yani Mekke meclisinde Peygamber Efendimiz’e suikast kararı alınır. Kurul bu işi halledecek bir cüretkâr aramaktadır. Tam o esnada bir el kalkar. Ömer b. Hattâb’ın elidir o. Düşünülüp, kabul edilir.
Karardan sonra dörtnala sürer atını. En şedid anında yolda henüz imanını gizli tutan bir sahabi, kız kardeşi ve eniştesinin de iman ettiğini, öldüreceği adamın yoluna tâbi olduğunu söyledi ona. O aziz sahabinin kıvrak zekâsı, daha iman etmemiş Hz. Ömer’in hedefini değiştirmişti.
Beyninden vurulmuşa dönen Hz. Ömer kendini hemen kardeşinin evinde bulur. İçeriden Allah kelâmını işitir. Her ne kadar celallense de önce bir duraklar. Ardından galeyana gelip ikisine de iki tokat vurur çünkü bilir onların kendisine karşı çıkıp muhalefet edemeyeceğini… Fakat kız kardeşi: “Hadi ne yaparsan yap! Öldüreceksen bu uğurda canım feda olsun!” der.
Hz. Ömer böyle haykırışlara ve başkaldırıya alışkın değildir. O da hayret eder bu duruma. Öyle ki kalbi, fikri ve zihni hepsi allak bullak olur. Kalbi de artık şaşkınlığının farkına varır ve kardeşinden aynı yerleri okumasını ister. Aşka gelir, şaşkınlığından kurtulur. Hattâb’ın oğlu olmaktan Hz. Ömer konumuna yükselir. Kardeşi Fatıma tekrar eder âyet-i kerimeleri. Peygamber duası o esnada kabul olur ve ilahi ferman tecelli eder ve şehadet getirir.
Durmuştur, duraklamıştır ve artık durulanmaktadır. Kardeşinin evinden ayrılır, atını şaha kaldırır ve âlemin padişahının huzuruna sürer.
Efendimiz’e zarar vereceğini düşünen, henüz bir gün önce iman etmiş olan Allah’ın aslanı Hz. Hamza radıyallahu anh Hz. Ömer’in karşısına dikilir. Peygamber Efendimiz, Hz. Hamza’ya onun zarar vermeyeceğini telkin buyurarak çekilmesini söyler. Diğer sahabiler de tedirgindir çünkü henüz onun imanını duymamışlardır. O esnada Hz. Ömer diz çöker, Peygamber Efendimiz’in elini tutar ve biat eder.
Ve Erkam radıyallahu anhın evinden tekbir sesleri yükselir, bütün Mekke titrer. Sevinç nidaları ve gözyaşları dökülür.
O gece imanını Ebû Cehil’e haykırır Hz. Ömer. Tedirginlik sırası bu sefer müşriklerdedir ve korkmaya başlarlar…