Kategoriler
Kişisel Gelişim

Kalp Mahzun Olur

Zor zamanlardan geçiyoruz. Hepimizi üzen, derinden yaralayan, nice canımızı yitirdiğimiz bir afetin yıkıcı enkazından memleketçe hep birlikte çıkmaya çalışıyoruz. Rabbim, bu zelzelede can veren tüm kardeşlerimize merhametiyle muamele eylesin. Her afet gibi bu da hiç şüphesiz çokça acıya, kayba, yokluğa sebep oldu. Ancak bu acı ve üzüntüler bizlere İslâmî hakikatleri unutturmaz, musibetlere müslümanca bakma ölçümüzü kaybettirmez. Yaşadığımız acının tazeliğine, büyüklüğüne rağmen imtihanı metanetle karşılarız, vakar tavrını takınırız, imanımızı tehlikeye düşürecek sözler söylemeyiz. Evet “kalp mahzun olur, göz yaşarır ama şu dilden Allah’a isyan sözü dökülmez” buyuran Allah Resûlü’nün hadisi hepimizin musibetlerdeki mihengidir. Değişmez ölçümüzdür. Yaslandığımız sapasağlam dayanaktır.

Cenâb-ı Hak insanları marifetullaha erişsin, yaratıcısını bilsin, bu bilincin icabı olarak hayat sürsün diye yaratmıştır. İnsanı bu gaye için, âlemi de insan için var kılmıştır. Madem ki dünyada var oluşumuzun gayesi muhabbetullah ve taattir. O takdirde hayatın iniş ve çıkışlarında bu taati ve muhabbeti zedelemez, müslümanca tavrı elden bırakmayız. Çünkü yine O’na sığınırız, O’na yakarırız. Rabbimize yalvarırız. O’ndan başka bir sığınak, mabud yok, ikrar ederiz. Acziyetimizi bize derinden hissettiren en yıkıcı musibetlerle bu hakikatleri bir kez daha idrak ederiz. İnsan acizdir, çünkü zayıf yaratılmıştır. Hilkat mayasında acziyet vardır. Fakat Rabb-i Rahîm Kadir-i Muhtar’dır. O bizlere bildirmiştir ki, “her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” Dolayısıyla her musibetle birlikte bir felah, her zorlu imtihanın peşinden bir teselli ve inşirah olacaktır. Bu, terazisi şaşmaz bir İlâhî sünnettir. Bu yüzden Allah Teâlâ’nın merhametine sığınır, adaletine güvenir, musibetten sonra gelecek güzel günleri ümitle bekleriz. İnşirah vadeden İnşirah suresini sıkça okuruz. Yasin-i Şerifle bereketlenir istircalar, hamd ve senalar ile teskin oluruz.  

Âlem insanın kıyamete değin hayat mekânı, ömür nimeti olduğu gibi, aynı zamanda yaratılış hakikatine uygun davranıp davranmayacağının sınanacağı sınanma mahallidir. Burada emin olmak gibi korkmak, doymak gibi aç kalmak, mal mülk sahibi olmak gibi fakirlikle yoğrulmak, evlat ve nüfus sahibi olmak gibi sevdiklerimizi yitirmek ve yalnız kalmak da var. Tüm bunlar bizlere Allah Teâlâ tarafından Kur’ân-ı Azîmüşşân’da bildirilmiş, insanın dünyadaki yeri, dünyanın onun için ne anlama gelmesi gerektiği, neler yaşayacağı hep haber verilmiştir. Dolayısıyla müslümanlar olarak dünyayı saadet yurdu görmeyiz. Biliriz ki, bu dünyada imtihanların ardı arkası kesilmez. Kimi zaman şiddetlenir, kimi zaman hafifler ama imtihan bu dünyada var olan her insanın hayatının merkezinde olmaya devam eder.

İnşirah İçin

Diliyorum ki Rabbim bu gibi büyük acılarla memleketimizi sınamaz, bizleri böylesi elim acılardan muhafaza eder, bizlere ayaklarımızın kayacağı çetin imtihanlar göndermez. Diliyorum ki, bu imtihanlar acziyetimizi hatırlatıp Rabbimize sığınışımızı kuvvetlendirir, O’ndan sakınmamıza vesile olur. Dilerim ki yaralarımız tez zamanda sarılır, deprem bölgesindeki tüm kardeşlerimizin hayata intibakı bir ân evvel gerçekleşir. Dilerim ki, birlik-beraberliğimiz, musibetler karşısında zuhur eden göz kamaştıran, göz yaşartan merhametimiz daim kalır, bizi güçlendirerek kardeşlik şuurumuzu pekiştirir. Dilerim ki, fedakârane bir şekilde yardıma koşan, tasaddukta bulunan tüm insanımız güzel nimetlere gark olur. Dilerim ki yapılan infak ve fedakarlıklar İlâhî rahmeti öyle bir celb eder ki alem-i İslam yeni bir sayfa açar, müslümanlar az zamanda hesapsız ve şaşılacak Rahmanî ihsanlarla coşar. Amin, amin, amin, Ya Muîn.

 Yaşatan da Allah, öldüren de Allah’tır. Biz O’na yalvarıp merhamet dilenen kullarız. Duamız budur, Yerimiz budur, haddimiz de budur.

Yazımı her müslümana musibet dönemlerinde taze ruh ve daimi ümit veren İnşirah sûresinin meâli ile noktalamak istiyorum. Çünkü bu sûrenin âyetlerinde derç olmuştur inşirah.

“Senin kalbini açıp genişletmedik mi? Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? Ve senin şanını yüceltmedik mi? Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır.  Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var. O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul. Ve yalnız rabbine yönel.”