Rabbimize hamdolsun, ihsanıyla bizleri bu yıl da rahmet vesilesi olan seçilmiş bir zamana kavuşturdu. Her hususta kutlu rehberimiz olan Efendimiz aleyhissalâtu vesselam Kurban Bayramı için de ümmetine yol göstermiş, bu bereketli günlerin değerlendirilmesi hususunda yolumuzu aydınlatmıştır.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem, Zilhicce ayının dokuzunda Sevik gazasından döndü. Ertesi gün, yani Zilhicce’nin onuncu günü sabah erkenden ashabı ile birlikte namazgâha gitti. Hz. Bilal radıyallahu anh beraberinde getirdiği mızrağı sütre olarak Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin önüne dikti.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem ezansız ve kametsiz olarak iki rekât bayram namazı kıldırdı, arkasından hutbe okudu. İrad buyurduğu hutbede Müslümanlara kurban kesmelerini emretti. Kendisi de iki kurban kesti. Satın aldığı semiz, boynuzlu beyaz koçtan birini keserken;
– Allahım! Bu, senin birliğine ve senden bana gelenlere şehadet eden bütün ümmetim adınadır, dedi. Hayvanı boğazlarken de “Bismillahi Allahuekber” dedi.
İkincisini keserken;
– Allahım! Bu da Muhammed ve Muhammed’in ev halkı içindir, buyurdu ve “Bismillahi Allahuekber” dedi. Böylece onu da kendisi ve ev halkı namına kesti.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem o koçları kesmek üzere yatırırken şu mealdeki ayet-i kerimeleri okudu:
“Şüphesiz ki ben hanîf olarak yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim” (En’âm 79)
“Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm de Âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Ben bunla emredildim ve ben Müslümanların ilkiyim.” (En’âm 162-163)
Sonra; “Allahım! Bu (kurban bize) sendendir, Muhammed ve ümmetinden senin içindir, bizden kabul buyur!” deyip koçu kesti.
Böylece ilk Kurban Bayramı namazı kılındı, ilk Kurban Bayramı hutbesi verildi ve Resûlullah aleyhissalâtu vesselamın o gün kestiği kurban da ümmetinin ilk kurban oldu.