Midye özellikle sokak yemekleri kültüründe bayağı popülerliğini koruyan bir deniz ürünüdür. Geleneksel sokak lezzetleri olarak insanların hızlıca ve pratik olarak tüketebilmesinin kolay olması bu popülerliği artıran en büyük faktörlerden birisidir.
Özellikle yaz aylarında tüketilen bir deniz ürünüdür. Balıklar gibi midyenin de mevsimi vardır. Yaz ayları dışında yani haziran, temmuz ve ağustos ayları dışında midye görmeniz pek de mümkün değildir. Genellikle yazın sıcak zamanlarda bol limon sıkılarak insanlar tarafından yenilmesi meşhur olmuştur.
Tabii ki insanların bu kadar midye ticareti yapması ve toplumumuzun bu kadar yeme alışkanlığının olması midyenin normal bir şey olduğuna ve yenilmesinin caiz olduğuna hüküm vermez.
Bir fiili yapan kişilerin sayısı o fiilin sıhhati üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Yani doğru bir şeyi kimse yapmıyorsa o şey doğruluktan eksilmez. Yanlış bir şeyi herkes yapıyor ve toplumca bu böyle biliniyorsa yine o şeyi doğru yapmaz.
Örneğin şafi mezhebinde olanlar cenaze namazını kılacakları zaman eğer ayakkabıların altında veya üstünde necaset varsa cenaze namazı kılamazlar. Eğer ayakkabılarının altı kirli fakat üstü temiz ise ayakkabılarını çıkarıp üstüne yani temiz olan yere basarak cenaze namazını kılabilirler.
Şimdi “ayakkabıyla cenaze olur canım herkes cenazeyi ayakkabıyla kılıyor” tabirleri yanlış bir üslup biçimidir. Çünkü bir şeyin doğru olup olmaması İslami kaynaklar tarafından ele alınır. Şafi mezhebinin fıkıh kitapları dışarıda cenaze kılınacağı zaman ayakkabılarının altı kirli yani necasetli ile ise o ayakkabı ile kılamaz demiştir.
Ayakkabının üstü temiz olması durumunda da ayaklarını çıkarıp ayakkabının üstüne basarak kılınabilir şeklinde beyan edilmiştir. Bu durumda şafi birisini böyle yaparken gördüğünüzde “bunca kişi ayakkabı ile kılıyor bilmiyor yani bir tek sen mi biliyorsun” demek yanlış bir yaklaşımdır.
Zaten bu husus şafilere mahsus bir husus olup hanefilerle genelleme yapılmaz ama asıl burada dikkat edilmesi gereken husus bir fiili çoğunluğun yapması o fiilin doğruluğu veya yanlışlığı hakkında bir etken olamamasıdır.
Midyede aynı şekilde toplum tarafından özellikle midyenin tiryakileri tarafından çokça tüketilen hatta severek tüketilen bir deniz ürünüdür. Fakat her işte olduğu gibi bu fiiliyatta da İslami kaynaklar ne diyor acaba diye merak edenler araştırmaya başlıyor.
Midyenin yenilmesinin caiz olup olmadığını öğrenebilmek için öncelikle kişi mezhebinin fıkıh kitaplarının deniz ürünleri bölümüne bakması lazımdır. Çünkü midye bir deniz ürünü olduğu için midyenin yenilip veya yenilmemesi denizden çıkan ürünler yenilir mi yenilmez mi sorularının altına girmektedir.
Hanefi mezhebine göre denizden çıkan ürünlerden sadece balık türleri yenilir. Balığın dışında kalan midye, istiridye vb. deniz ürünlerini yemek caiz değildir.
Şafiilerde ise durum böyle değildir. Balık dışında kalan midyenin ve istiridyenin yenilmesi de caizdir. Şafilerde sadece sudan çıktığında yaşamaya devam edebilen canlıları yemek caiz değildir. Örneğin yengeç ve kaplumbağa gibi hayvanlar su dışında da hayatını sürdürebildiği için yenilmesi şafilere göre caiz değildir.
Fakat hanefilere göre ise çekirge yemekte bir sakınca yoktur. Hanefilerin çekirge yemeleri helaldir. Bu durumlardan anlaşılacağı üzere toplumun ne yaptığı değil ehli sünnet alimlerinin beyan ettikleri hükümlerin ne olduğu önemlidir. Bu nedenle herkesin kendi mezhebinin ilmihalini öğrenmesi ve bu doğrultuda amellerini yapması gereklidir.