İçeriğe geç

Nefsin Kusurları ve Tedavileri Nedir?

    10. yüzyılın sûfî âlimlerinden Ebû Abdurrahman Sülemî kuddise sırruhû “Uyûbü’n-Nefs ve Müdâvâtühâ: Nefsin Kusurları ve Tedavileri” adlı eserinde şöyle der:

    Nefsin kusurlarından biri, kişinin önceden beri yapageldiği ibadetleri ihmal etmesi, bu hususta tembellik yapmasıdır. Tembelliğinin ve gerektiği gibi kulluk yapamadığının farkında olmamak, bunu önemsememek ise bundan daha büyük bir kusurdur. Daha kötüsü de kendisini kusurlu görmemesidir. Bundan da kötüsü ise ibadetlerindeki ihmal ve eksikliğine rağmen kendisini yeterli bulup kullukta başarılı olduğunu zannetmesidir.

    Kulluk hususundaki bu ayıp ve kusurların sebebi, Allah Teâlâ’nın emir ve yasaklarına uymaya, ibadetleri yerine getirmeye muvaffak olduğunda az şükretmesi, Rabbi’ne yeterince minnettarlık duymamasıdır. Kul Rabb’ine az şükrettiğinde kullukta başarı mertebesinden eksiklik mertebesine düşürülür. Eksiği ve kusurları kendisine perdelenir, böylece yaptığı kötü şeyleri güzel olarak görür. “Hiç kötü işleri kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, iyilik edip dürüst işler işleyen kimse gibi olur mu?” (Fâtır 8)

    Bu kusurdan kurtulmanın yolu Allah Teâlâ’ya sığınmaya devam etmek, O’nu zikretmekten ve Kur’an-ı Kerim okumaktan ayrılmamaktır. Yediklerini araştırıp dikkat etmek, helâl rızık yemektir. Müslümanlara hürmet etmek, onlara saygısızlık ve haksızlık etmemek, Allah’ın velî kullarından önceki başarılı haline dönmesi için dua istemektir. Böylelikle umulur ki Cenâb-ı Hak o kimseye kendisine itaat ve ibadet yolunu açar.

    Gerçek şu ki sen nefsinin dizginini ele almadıkça, onun seni yönlendirmesine engel olmadıkça nefsini terbiye edip onu manen diriltemezsin. Yani dünya hazlarından yüz çevirmedikçe, kalbinde onların sevgisini yok etmedikçe âhiret hayatını kazanmak için nefsini canlandırıp harekete geçiremezsin. Allah Teâlâ’nın dışındaki her şeyin sevgisini kalbinde öldürmedikçe O’nun için dirilemez, O’na hakkıyla yönelip sâlih ameller yapamazsın.

    Bu nedenle Yahya b. Muâz kuddise sırruhû der ki:

    “Her kim nefsini dizginleyerek, terbiye ederek Rabbi’ne yaklaşırsa, O da onu nefsinin şerrinden ve diğer kötülüklerden muhafaza eder. Bu hale ulaşmak ise ancak nefsin hoşuna gitmeyen ibadet, güzel amel gibi şeyleri ona yaptırmakla mümkündür. Çünkü nefs Hakk’ı sevmez ve O’nunla ülfet etmez.”

    Nefsin bu kusurundan kurtulmak da açlık, susuzluk ve seherlerde uykusuz kalmakla, isteklerine karşı durmakla mümkün olur. Muhammed b. İbrahim b. Fudayl kuddise sırruhûnun şöyle naklettiğini işittim:

    “Yahya b. Muâz kuddise sırruhû demiştir ki: Açlık öyle bir gıdadır ki Allah celle celâluhû onunla sıddık kullarının bedenlerini ve imanlarını kuvvetlendirir.”