Rabıtaya devam eden mürid, zamanla fenafillah makamına yükselir. Bu makam, ihsan mertebesi olup Yüce Allah’ı görüyormuş gibi O’na kulluk yapma makamıdır. Mürşid, bu makama ulaştırdığı müridini Allahu Teala’ya emanet eder, aradan çekilir. Artık rabıta, murakabeye döner.
Murakabe, kulun her an Allahu Teala’nın nazar ve kontrolü altında olduğunu kesin olarak bilmesi ve bunu hissetmesidir. Böylece kalbi uyanan ve bütün vücudu ile zikre geçen mürid, kainattaki bütün varlıkları tefekkür etme derecesini elde etmiş olur. Artık her şey onun için bir zikir sebebi olur.
Kâmil mürşid, ilahî sırların toplandığı bir mahâldir. ilahi sırlar ve nurlar, Resulullah ﷺ Efendimizden itibaren manevî verâset yoluyla kâmil mürşide ulaşır. Ondan da kendisine bağlanan müridine intikal eder. İşte rabıtanın en büyük kazancı, kalbi bu nur ile aydınlatmaktır.