Saîd b. Âmir radıyallahu anhu müslüman olduğunda on altı – on yedi yaşlarındaydı. Müslüman olduktan sonra Medine’ye hicret etti. Hayber’den sonraki bütün gazvelerde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin yanında oldu.
Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer radıyallahu anhumâ efendilerimizin halifeliği döneminde komutanlık yaptı. Daha sonra Hz. Ömer radıyallahu anhu onu Humus’a valisi olarak atadı. Bu vazife sırasında 64 yaşında vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun.
Hayatından birkaç hadiseyi sunuyoruz.
Hubeyb’i Görünce
Medineli Huzeyl kabilesi, Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemden kendilerine Kur’an öğretmesi için birinin gönderilmesini istedi. O da aralarında Hubeyb b. Adî radıyallahu anhunun da bulunduğu bir heyet gönderdi. Bu heyet pusuya düşürüldükten sonra hayatta kalan Hubeyb’i esir aldılar. Mekke’ye götürüp ondan Bedir’in intikamını almaları için müşriklere sattılar. Müşrikler işkence etmek için onu meydanda bir direğe bağladılar. Bütün Mekkeliler izlemek için toplandı. Saîd radıyallahu anhu kalabalığı aşarak Mekke liderlerinin bulunduğu ön saflara kadar geldi. Bir müşrik Hubeyb radıyallahu anhuyla alay ederek şöyle diyordu:
– Senin yerinde Muhammed’in olmasını istemez miydin?
Hubeyb radıyallahu anhu şöyle cevap verdi:
– Canım, malım, ailem hepsi O’na feda olsun. Değil yerimde olmasını, ayağına diken batmasını bile istemem!
Meydandaki insanlar “Öldürün!” diye bağırmaya başladılar. Müşrikler işkenceyi ağırlaştırdı ve Hubeyb radıyallahu anhuyu orada şehit ettiler.
Hubeyb’in Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme olan bu sevgisi Sâid b. Âmir radıyallahu anhuyu çok etkiledi. Allah kalbini İslâm’a açtı. Birkaç gün sonra Müslüman olduğunu ilan edip Medine’ye hicret etti.
Tavsiyelerin En Hayırlısı
Hem Hz. Ömer hem Hz. Ebu Bekir radıyallahu anhumâ, halifelikleri sırasında Saîd b. Âmir radıyallahu anhuya sık sık danışırdı. Saîd radıyallahu anhu Hz. Ömer’in halifeliğinin ilk yıllarında bir gün ona şöyle dedi:
– Ey Ömer! Halkın işlerini yaparken Allah’tan kork ama Allah’ın emirlerini yerini getirirken insanlardan korkma! Söylediklerinle yaptıkların çelişmesin. Unutma, en hayırlı tavsiye yaptıklarına uyandır.
Ey Ömer! Allah’ın seni sorumluğu kıldığı insanlarla ilgilen. Kendin için sevdiğini onlar için de sev. Kendin için sevmediğini onlar için de sevme. Halka hizmet için zora girmekten çekinme. Böyle yaptıktan sonra da kimsenin seni kınamasından korkma.
Fakir Vali
Bir gün Hz. Ömer, Saîd radıyallahu anhuyu yanına çağırdı ve şöyle dedi:
– Ey Saîd! Seni Humus’a vâli olarak göndereceğim.
Saîd radıyallahu anhu;
– Allah için beni dünya ile imtihan etme, dedi.
Hz. Ömer radıyallahu anhu bunu duyunca sinirlendi. Şöyle dedi:
– Beni halife seçtiniz, bu sorumluluğu sırtıma yüklediniz, şimdi bana yardım etmekten kaçıyorsunuz, öyle mi? Hayır, vallahi vali olarak gideceksin!
Bunun üzerine Hz. Saîd radıyallahu anhu Humus’a gitti. Bir süre sonra Hz. Ömer radıyallahu anhu Humus’tan gelen birine “Bana şehrinizdeki fakirlerin isimlerini yaz ki onlara yardım edeyim, ihtiyaçlarını karşılayayım.” dedi.
Hazırlanan listeyi incelerken Sâid ismini görünce meraklandı ve kim olduğunu sordu. “Valimiz Sâid b. Âmir el-Cumahî” denilince şaşırdı. “Valiniz fakir, öyle mi?” dedi. Bunun üzerine adam şöyle dedi:
– Vallahi günlerce evinde ateş yanmadığı, yemek pişmediği oluyor.
Hz. Ömer radıyallahu anhu gözyaşlarını tutamadı. Allah’a hamd ettikten sonra bin dinarlık bir kese hazırlattı, adama vererek şöyle tembihledi:
– Valinize gidin, selamımı iletin. Deyin ki Ömer senden razıdır. Bu bin dinarı ihtiyaçlarını karşılaman için gönderdi.
Hz. Saîd radıyallahu anhu keseyi teslim alınca çok üzüldü. Onun bu halini gören hanımı ne olduğunu sorunca şöyle dedi:
– İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn.
– Ne oldu, yoksa Müminlerin Emîri mi vefat etti?
– Daha da kötüsü.
– Ne öyleyse?
– Evime fitne ateşi düştü. Âhiretimi yıkmak için dünya ile imtihan olundum.
Sâid radıyallahu anhunun hanımı paradan habersiz şöyle dedi:
– O zaman kurtul o fitneden!
Eşi böyle söyleyince kendisine gönderilen bütün parayı fakirlere dağıttı.
Humusluların Şikâyeti
Hz. Ömer radıyallahu anhu vali atadığı şehirlere teftişe giderdi. Sıra Humus’a gelince halktan birkaç kişiyi yanına çağırdı. Humus, yöneticilerinden çok şikâyet eden bir şehirdi. Saîd radıyallahu anhuyu da şikâyet ettiler. Hz. Ömer radıyallahu anhu Saîd b. Âmir’i halkın karşısına çıkardı ve halka sordu:
– Şikâyetiniz nedir?
– İkindi vakti oluncaya kadar evinden çıkıp aramıza katılmıyor. İşlerimizle ilgilenmiyor.
Hz. Ömer radıyallahu anhu Hz. Saîd’e dönerek açıklama istedi. O da şu cevabı verdi:
– Ey Ömer! Vallahi bunu söylemek istemiyordum ama bu durumda söylemem lazım. Ev işlerimi görecek kimsem yok. Her sabah kalkıp o gün için hamur yoğuruyorum. Mayalanmasını bekleyip sonra pişiriyorum. Abdestimi alıp evimden çıkıyorum. İkindiye ancak yetişiyor.
Hz. Ömer radıyallahu anhu halka tekrar sordu:
– Diğer şikâyetiniz nedir?
– Gece bir sıkıntımız olduğunda kapısını çalınca açmıyor!
Hz. Ömer radıyallahu anhu yine açıklama istedi. Bunun üzerine Saîd radıyallahu anhu şöyle dedi:
– Bunu da açıklamaktan mahcubum ama ben gündüzümü insanlara, gecelerimi Allah’a ayırdım. Geceleri âhiretim için ibadet ediyorum.
Hz. Ömer radıyallahu anhu yine sordu:
– Diğer şikâyetiniz nedir?
– Belli aralıklarla bütün gün ortadan kayboluyor, bulmak istediğimizde bulamıyoruz.
Hz. Ömer radıyallahu anhu bu durumu sorunca Saîd b. Âmir şöyle açıkladı:
– Dediğim gibi ey Müminlerin Emîri. Şahsî ihtiyaçlarımı karşılayacak kimse yok. Bu elbisemden başka elbisem de yok. Elbisemi yıkadığımda giyecek bir şeyim olmuyor. Kuruyana kadar halkın arasına çıkamıyorum.
Hz. Ömer radıyallahu anhu “Başka şikâyetiniz var mı?” diye sorduğunda bu sefer Humuslular;
– Bazı zamanlar insanların içinde ona bir hal geliyor, uzaklara dalıyor, aklı başından gidiyor. Sanki aramızda değilmiş gibi oluyor, dediler.
Hz. Ömer radıyallahu anhu bunu da sordu. Sâid radıyallahu anhu şöyle cevap verdi:
– Ey Müminlerin Emîri! Ben Hubeyb’in şehit olmasını izledim. O sırada Müslüman değildim. Müşrikler onun cesedini parça parça ederken soruyorlardı; “Senin yerinde Muhammed’in olmasını ister miydin?” diye. O da “Canım, malım ailem O’na feda olsun da ayağına bir diken bile batmasın!” diye cevap veriyordu. O günü hatırlıyorum bazen. Neden ona yardım etmedim diye üzülüyorum. O gün O’nu kurtarmadığım için Allah beni hiç affetmeyecekmiş gibi geliyor. Bunları düşünürken kendimden geçiyorum.
Bunun üzerine Hz. Ömer çok duygulandı, Allah’a hamd etti. Valiyi haklı buldu.