İslam dinin Müslümanlar arasında sevgi, muhabbet olması için Müslümanlardan istediği şeylerden biri de selamlaşmaktır. Selamın kelime anlamı esenliğe kavuşmak, sıhhate kavuşmaktır. Aynı zamanda Allah’ın isimlerinden biridir. Es Selam olarak geçer. Kur’an’ı Kerim’de de selam ile ilgili ayetler yer alır.
Nisa suresinde size selam veren birine “sen mümin değilsin” demeyin diye geçer. Selam bu dünyada olduğu gibi ahirette de olacaktır.
Allah ve melekler de selam verecektir. En çok okunan, bilinen surelerden biri olan Yasin suresinde de şöyle geçer: onlara çok merhametli Rab’den bir de selam vardır. Selamın nasıl verileceğini peygamber efendimiz Hz. Muhammed’den öğreniyoruz.
Es selamü aleyküm, es selamü aleyke denilmekte ve karşılığında cevap olarak ve ve aleykumselam denilmektedir. Bazen selamın sonuna ve rahmetullahi ve berakatuhu de eklenir. Böyle daha çok sevap kazanılır. Hristiyanlık dininde selam elini ağzına koyarak verilir.
Yahudilikte ise parmakla işaret ederek selam verilir. Dinimizde nasıl selam verileceğini Hz Muhammed bize şöyle açıklıyor: küçük olan büyüğe, binekte olan yayaya, az olan çok olana selam vermelidir. Bir müminle karşılaştığımızda konuşmadan önce selam vermeliyiz.
Selam da öncelik sırasına dikkat etmeliyiz. Bir yere girdiğimizde ya da bir yerden çıkarken yine selam verebiliriz. Hatta evimize girdiğimizde de selam verebiliriz.
Telefonla konuştuğumuzda mektuplarımızda yine selam verilebilir. Selam vermek sünnet almak ise farzdır. O yüzden biri selam verdiğinde mutlaka karşılığını vermeliyiz. Karşılığını verirken daha güzel bir selam verebiliriz.
Selam verirken ses tonumuza dikkat etmeliyiz. Selam verilmemesi gereken durumlarda vardır bunlar şöyledir: Namaz kılanlara, Kur’an’ı Kerim okuyanlara, ezan okuyanlar veya dinleyenlere, ilimle meşgul olanlara, yemek yiyenlere selam verilmez. Ehli kitaptan olanlara selam verilmez. Ehli kitabın içerisinde Hıristiyanlar ve Yahudiler yer alır.