Mavera kelimecağızı “şey” anlamına gelen “ma” ve “arka” anlamına gelen “vera” kelimelerinden müteşekkildir. “Bir şeyin ötesinde, arkasında, gerisinde bulunan yer, zaman vs.” demektir. “Öte” anlamı baskındır. Görülen alemin ötesi için de “mavera” kelimesi kullanılır.
Mesela “maveraü’t-tabia” kelimesi… Kendisi size çok aşinadır aslında; “fizikötesi, metafizik” anlamlarına geliverir. “Doğaüstü” olarak da lügatimizde yerini almıştır. Cismin ötesinde olan biteni ifade için kullanılagelmiştir.
İçindekiler:
Mavera-yı Benefşi
Bugün ultraviyole, morötesi dediğimiz ışıkcağıza eskiden “mavera-yı benefşi” dermişiz. Zira “mor” da lügatimizde “menekşe rengi” yani “benefşi” olarak yer almakta imiş. “Ultra” da “öte” kelimesinin Fransızcasıdır ey okurlar, “violet” ise menekşenin… Onun kökeni de Latince “viola”ya dayanmakta. Dünyanın muhtelif yerlerinde menekşe aynı menekşe, rengi aynı renk… Ama insanlar rengarenk. İnsanın aklına Rum suresinin 22. ayeti geliyor: “Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.”
Mavera-yı Hüsn ü Hikmet Keşf Olur Her Dem Sana
Eskiden, TV’nin olmadığı demlerde Hacivat ile Karagöz oyunları insanları hem eğlendirir hem de eğitirmiş. Mesela bu oyunların açılış gazelinde şu beyitler yer alıvermekteymiş:
- “Mavera-yı hüsn ü hikmet keşf olur her dem sana
- Bak ne suret gösterir seyreyle ibret perdesi”
- (Her an sana güzel hikmet kapıları açılır, seyreyle gör bu ibret perdesi sana daha neler gösterir.)
Mavera-yı Feleğe Eyle Güzer
- Mavera deyince benim aklıma Nabi dedemizin şu beyti geliyor, sizin de gelsin:
- “Mavera-yı feleğe eyle güzer ey Nabi
- Ham-ı çevgan-ı iradetdeki guyı seyr it”
- (Feleğin ötesine bak ey Nabi ve irade çevganının eğri ucundaki topu gör.)
Çevgan, at üzerinde değnekle yerdeki topa vurmak suretiyle oynanan çok eski bir oyundur; adına “çöğen” de denir. Oyunda kullanılan ucu eğri sopanın ismi de “çevgan”dır. Bu oyun “polo” oyununun dedesidir.
Nabi dedemiz bu beyitte “irade”yi çevgan sopasının topu atmaya yarayan eğri ucuna benzetmiştir. Ne arifane bir benzetmedir.
Son Söz Yerine
- Mavera deyince Necip Fazıl üstadı yad etmemek olmaz. Buyurun aşk ile:
- “Rüzgar öyle esti, öyle esti ki,
- Her şey uçup gitti, kaldı Yaradan.
- Ayna düştü, hayal, perdelerdeki
- Bir akiscik gibi çıktı aradan.
- Sırtımı uykuda dürtüyor bir el;
- Fırla yatağından, koşar adım gel!
- O bir minicik zar, kabuğunu del!
- Seni çağıran var, ta maveradan!”