İçeriğe geç

Tasavvufta İlim Sahibi Kadının Farkı: İBRETLİK HİKAYE

    Tasavvufta İlim Sahibi Kadının Farkı: İBRETLİK HİKAYE

    Tasavvuf büyüklerinden ârif Abdurrahman-ı Tâhî hazretleri demiştir ki: “Tasavvuf terbiyesi ve muhabbeti, insanların arasında dolaşır; dine bağlı olanın da olmayanın da kalbine girer. Fakat bir süre sonra, dine ve ilme bağlı olanda kalırken, ilâhî hükümlere bağlı olmayandan çıkıverir.

    Gavsü’l-Azam Seyyid Sibgatullah Arvâsî (k.s) zamanında din ilmini bilen ve ona göre hareket eden bir kadın sûfiye vardı.

    Diğer kadınlar onun halini beğenmeyip, ‘Onda aşk ve muhabbet yoktur’ derlerdi.

    Gavs (k.s) vefat ettikten sonra, işleri sırf muhabbete dayalı kadınlar söndü gitti, ama bu kadın eski halini koruduğu gibi çevresine de faydalı oldu.

    Ayrıca, o bölgede bulunan halifeler, büyük sâdât-ı kirâmdan olmadıkları halde, dinin hükümlerine bağlılıkları sayesinde, tasavvuf terbiyesini ve edebini devam ettirmişlerdir.”

    Dinimiz, ilim üzere kuruludur. İlim herkese, her zaman ışık olur. İlim kalıcıdır. Keşif, keramet, cezbe ve muhabbet devamlı değildir. Aşk da âşık da ilme tâbi olmalıdır. Hak ilme tâbi olanı, ilim Allah’a götürür.