Tasavvufta insanının terbiyesi için tercih edilen en etkili yollardan birisi de sohbettir. Sohbet sahabenin mesleğidir. Sohbet, hal, dil ve gönül ile birbirini etkilemek ve desteklemektir. Tasavvufta, en faydalı sohbet, mürşidin sohbetidir. Bu, onun nazarları altına girmek, yaşayışını seyretmek, sözünü can kulağı ile dinlemek, ondan etkilenip hali ile hallenmekten ibarettir.
Mürşidin sohbeti o kadar gerekli ve etkilidir ki, büyük veli Şah-ı Nakşibend (k.s), bunu şu şekilde dile getirir:
“Bizim yolumuzun esası sohbet üzere kurulmuştur. Mürşitle sohbete devam ederek hakiki imana kavuşmak nasip olur” (Kaynak: Cami, Nefahatü’l-Uns, 533; Imam Rabbani, Mektubat, II, 481. Mektub)
Salih insanlarla dost olmak ve beraber bulunmak konusunda pek çok ayet ve sahih hadis mevcuttur. “Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olunuz. (Kaynak: Tevbe, 119) ayeti, Allah dostları ile beraberliğin ve sohbetin temelini oluşturur.
Sohbetin insan terbiyesinde nasıl etkili olduğunu şu hadislerden anlamak mümkündür:
“İyilerle aynı mecliste bulunan kimse, misk kokusu satanla beraber bulanan kimse gibidir. Ya ondan güzel koku satın alır, ya güzel kokunun etkisi üzerinde kalır.
Kötü insanlarla beraber olan kimse de körükçü dükkanında oturan kimse gibidir. Ona ya körükçünün elindeki ateşten bir kıvılcım sıçrar, bir tarafını yakar veya oradaki pis koku üzerine siner, o koku ile kalkar.” (Kaynak: Buhari, Zebaih, 31; Müslim, Birr, 146; Ebu Davud Edeb, 16.)
“Kişi, sevdiği kimsenin hal ve hareketi üzeredir. O halde herkes kiminle arkadaşlık yaptığına baksın.” (Kaynak: Tirmizi, Zühd, 45.)
Büyük veli Eşref Ali et-Tanevi (rah), Allah dostları ile beraber olmanın ve sohbetin usul ve faydasını şöyle açıklar:
“Allah sevgisini devamlı tatmanın yolu, Allah adamları ile sohbeti devam ettirmektir. Hiç olmazsa haftada ya da ayda bir kez, mutlaka bu sohbetlere katılmalı, kamil insanlarla aynı atmosferi paylaşmalıdır.
Sohbetlere devam etmenin hikmeti, velilerin sahip oldukları iyi hallerin zamanla yavaş yavaş size de geçmesidir. Aslında sohbetlere devam etmek için günlük zaruri işleri terk etmek gerekmez.
Aksine bu iş için boş zamanları değerlendirmek yeterlidir. Buna fırsat bulunamazsa, kamil insanların hayat hikayelerini anlatan kitaplar okunmalıdır.
Ancak bunu yaparken normal bir roman veya hikaye kitabını okur gibi, yahut ilmi bir eseri inceler gibi okumamalı; o kitaplardaki güzel sıfatları kendi hayatına katmayı hedefine almalıdır.” (Abdulbari en-Nedvi, et-Tasavvuf ve’l-Hayat, 135.)
Kısaca insanı, kötü insanlar azdırdığı gibi, onu bu azgınlıktan kurtaracak olan da güzel insanlardır. Olgun insan olmak için, kamil insanlarla beraber olmak gerekir. İnsan kendi seviyesindeki insanlarla yükselemez.
Büyük veli Ebu Ali ed-Dakkak (k.s) şöyle der:
“Kendi başına yetişen ağaç yaprak açar fakat meyve vermez, verse de meyvesi yenmez. İnsan kendi başına güzel hale eremez, kolayca kötü huyunu değiştiremez.
Başında bir mürşidi olmayan kimse, nefsinin arzusuna göre kulluk yapar. Tek başına bir kurtuluş yolu da bulamaz.”