İçeriğe geç

Üç Aylara Evlerimizi, Gönüllerimizi Hazırlamak

    Üç aylara girdiğimiz bu günlerde hepimiz tatlı bir telaş içindeyiz. Bu ayların faziletini bildiren çok sayıda hadis-i şerif mevcut. Fazilete nail olmak için bu manevi iklimi yaşamamızı kolaylaştıracak, bu aylara verdiğimiz değeri gösterecek bazı alışkanlıklar ediniriz. Osmanlı dönemindeki toplum hayatına baktığımızda çok sayıda Ramazan geleneği olduğunu görürüz.

    Örneğin erzak ve ev ihtiyaçlarına ilaveten, evlere imkan nisbetinde reçeller, sucuk veya pastırma, zeytin, peynir, şuruplar, güllaçlar, çorbalıklar alınırdı. Ayrıca evlerdeki sahan, tencere, sini gibi bakır kaplar kalaylanır, hallaçlar çağrılır, yatak takımlarının yün ve pamukları havalandırılırdı. Zenginler yeni elbiseler ve seccadeler alır, hanımlar Ramazan-ı Şerif’te giymek için kendilerine ve hizmetçilerine yeni elbiseler diktirir; sofralar için zarif kahve zarf ve fincanları, su bardakları, kıymetli kaşıklar, çocuklara ise orucun sevdirilmesi için sapı düdüklü kaşıklar alınırdı.

    Camilerin tezyinatlarının (süslerinin) yenilenmesi ve temizlik ihtiyaçlarının giderilmesi için türlü bağışlar yapılır, halk içinde sesi berrak olanlar hatim okumak üzere seçilirken, üç aylarda ilmini tamamlayan medrese öğrencileri de cemaatle buluşturularak halka ders verirdi. Bu gelenekleri imkan nisbetinde yaşatmak yahut yaşatmaya niyet etmek, inanıyoruz ki üç ayların manevi havasını solumamıza vesile olacaktır.