Vesvese nedir? Vesvese iblisin insanın kalbine düşürdüğü gereksiz, iğrenç ve temelsiz düşüncelere verilen bir isimdir. İblisin insanın kalbine vesvese atmak dışında uğraştığı başka bir iş yoktur. Şeytanın vesveseleri, Allah’a iman eden kullara bulaşmaktadır.
Şayet küfür ehli ve iman etmiş numarası yapan kişiler bende vesvese mevcut değil diye söylüyorlarsa, sahihtir. Şöyle ki onların içinde iman etme, İslam’i kurallara uyma, Allah’ı tanıma, ahirete inanma, tövbe etme, zikir çekme, salih amel işleme ve benzeri düşünceleri, hedef ve gayeleri olmadığından, iblis bu tip insanları yanına almak için hususi bir gayret sarfetmez.
Bu sarf etmemesinin nedeni ise zaten bu tip insanları, iblisin yandaşı ve taraftarları olduğu içindir. İblise karşı olan Allah’ın تعالی sevgisine doğru yol alan, zikir çekmeye, hayırda bulunma düşüncesine gire kimseler şeytanın hedefindedir. Şayet kişi bu vesveseler geldiğinde korkuya kapılmaz, ardını takip etmez ve bu gelen vesvese ile hareket etmez ise zerre kadar zararı dokunmaz. Ağır vesvese durumunda da kişi böyle hareket etmelidir.
Sahih hadisi şerifte beyan edildiğine göre Allah’a inanan kimse, vesveseye uymadığı ve kötü düşünceleri Allah تعالی için terk ettiği için bir sevap bile alır.1
Bu sebeple namazda vesvese gelince hemen onu unutup namazda okunan şeylere odaklanılırsa fazladan bir sevap kazanılır.
Ayriyeten Peygamber Efendimiz ﷺ bir hadisi şerifinde nefis ve şeytandan gelen iğrenç, gereksiz, yersiz düşünce ve fikirleri, dile getirilmediği ve bu vesveseler ile hareket edilmeyip amele dökmedikçe bağışlandığını söylemiş ve bunu müjde olarak ferman buyurmuştur.2
Sahabelerden bir takım kişiler Peygamber Efendimize ﷺ gelerek, “Ey Allah’ın Resulü! Allah تعالی, iman ve İslam konusunda kalbimize öyle şeyler geliyor ki, gök yüzünden düşüp param parça olmak bu şeyleri dile getirmekten daha iyidir; bu neyden kaynaklanmaktadır?” diye sordular; Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle dedi:
Şöyle ki sizler Allah’a تعالی ve ahiret gününe doğru dosdoğru olduğunuz için iblis vesvese ile kalplerinizi çalmaya, içerisindeki iman etmeden dolayı var olan cevheri almaya uğraşmaktadır. Sizler kaygıya düşüp kargaşa içine girmeyin, bu vesveseler sizlerin iman eden kimselerden olduğunuzun nişanıdır, buyurdu.
Gusülde vesvese yapanların özellikle bu hadise dikkat etmeli ve kendilerini stres altında bırakmamalıdır. Çünkü bu ve bunun gibi yerlerde gelen vesveseler şeytan tarafından imanlı kişilere gelmektedir.
Vesveseden Kurtulma Yolları
Vesveseden kurtulmak için en etkili tedavi yolu ilim öğrenmek, zikirle uğraşmak ve Allah’tan تعالی yardım istemektir. Şöyle ki Allah تعالی, müttaki olan kulları için, düşünüp akıl etme ve zikirle uğraşmayla iblisin tuzaklarını nasıl hemen anlayabildiklerini şu şekilde beyan etmiştir:
Şüphesiz, müttaki olanlara, şeytandan bir vesvese geldiğinde, (Allah’ı hatırlayıp, geleni) iyice düşünürler ve onun (rahmani mi, şeytani mi olduğunu) hemen anlayıverirler.4
Vesveseden kurtulmak için 21 türlü şey aramaya gerek yok. Yüce Allah تعالی, insanların kalpleri için en etkili cilalama yönteminin takvalı olmak olduğunu, besinin ise zikirle uğraşmak olduğunu ferman buyurmaktadır.
İnsan bu saydığımız cilalanma ve besinle şeytanın vesveselerinden kurtulabilir. Şöyle ki insanın kalbi, zikir çekmenin verdiği nur ile neyin hayır olduğunu ve ve neyin hayırsız olduğunu fark edebilecek kıvama gelmektedir. Muhakkak ki asıl zikir huşu, haya, tevazu ve takvalı olmakla elde edilebilir.
Daha ayrıntılı bilgilere ulaşmak için zikrin faydaları adlı makaleyi okuyabilirsiniz.
İnsan takvalı olarak zikir çekmede başarıya ulaşır. Allah’tan تعالی korkarak kazanılan haya, huşu, güzel ahlak ve edepli olma hali kişiye iman şuurunu ve ahirette ki huzuru sağlamakktadır.
Beyindeki vesvese, gereksiz bir kargaşaya benzetilebilir. Allah’a iman eden bütün işittiği şeylere hemen inanmayıp; aynı şekilde bütün seslere doğru yol almamalıdır. Hatta işittiği bu şeyleri kesinle amele dökmemelidir.
Bu gibi şeyleri sahih olup olmadığını ilmin verdiği şuur ve insaflı davranmanın verdiği erdem ile ölçerek değerlendirmeye almalıdır.
Sonuca bakarsak, insan aklının içerisine giren ve kulağında dolaşan şey, İslam’ın kuralları ve ahlakı ile uyum sağlamıyorsa onu salmalı ve unutup gitmelidir. Böyle yapılarak vesveseden kurtulmak adına temel atılmış olur.
İnsanın kalbine düşen fikir, düşünce ve sesler, İslam’ın doğruyu ve yanlışı beyan eden kaideleriyle süzülür ve kontrol edilir; eğer bu gelen şey doğru ise ise yani bunu yapmak helalse Allah’tan olduğu bilinir تعالی ve kabul edilir. Şayet yanlış ise yani bunu fiile dökmek haram ise şeytan olduğu anlaşılır ve kaçınılır.
Vesveseden Kurtulmak İçin İlim Lazım
Vesveseden kurtulmanın yolları adlı makalede bir konuya daha değinmek istiyorum. İblisin verdiği ses, fikir, düşünce ve çağrılarını bilmek için bütün Allah’a iman eden kişilere farz olarak tayin edilen asıl ilimleri öğrenmektir.
Örneğin kişi fıkıh ilminde gusül ve benzeri temizlik konularını araştırarak ihtilam vesvesesi sorunu çözebilir. Ayriyeten mezi vesvesesi içinde durum böyledir.
Her durumun kendine ait olan ilmini bilmeliyiz ki, o durum başımıza geldiğinde vesvese olup olmadığını ayırt ederek kurtulabilelim.
Bir şey bilmeyen kişi, iblisin oyuncağına dönüşür. Doğru ve yanlış arasındaki farkı anlayamaz; asılsız ve gereksiz şeylere dini kural hükmü ile bakar ve dört el ile sarılır, iblis ve orduları da bu kimseyi dilediği şekilde istediğini yaptırır.
İşte bu halde olan insanlar sürekli vesveseden kurtulamıyorum diye şikayette bulunur. Bu halden Allah’a تعالی sığınırız.
Vesveseye karşı nasıl davranılacağı hakkında hadisi şerif
İblisten Allah hakkında gelen vesveseler ile ilgili nasıl davranacağımızı Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle öğretmiştir:
“Şeytan sizden birine gelir ve yeri kim yarattı, göğü kim yarattı, şunu kim yarattı, bunu kim yarattı?” diye sorar. Kul da hepsine ‘Allah تعالی yarattı’ diye cevap verir. Şeytan sonunda ‘Peki Allah’ı kim yarattı’ diye kalbe bir soru atar.
İçinde böyle bir soru bulan kimse, onu şeytandan olduğunu bilsin, hemen soruya son versin, Eûzü besmele çekip Allah’a sığınsın ve ‘Ben Allah’a ve peygamberlerine iman ettim’ desin.5
Şayet bu ve buna benzer sualleri kişiye insani iblisler soracak olursa aynı şekilde davranmalı ve onlara karşı İhlas suresini okumalı ve manasını aktarmalıdır.6
Şeytanın Vesvese Çeşitleri
Şeytanın vesvese çeşitleri binlerce olup çok fazladır. Bu yollar ile iblis Allah’a iman eden kimsenin yolunu şaşırtamaz ise insanların arasından bulduğu iblis gibi davranan ve hareket edenlerle yolunu şaşırtmak için uğraşır ve hedefine ulaşana kadar çaba sarf eder. Çünkü bunun için söz vermiş ve bu amacını yapmak için de Allah’tan تعالی zaman istemiş ve almıştır.
İblis Allah’a iman eden kişilerin çok azgın ve korkunç bir hasımdır. O sataştığı vakit Azim olan Allah’a sığınılmalı, hemen zikre başlayıp, dua etmeliyiz. Bu bağlamda vesvesenin çeşitleri çok olduğundan her durumda zikir halimizi korumalıyız. Mesela gusül alırken vesvese gelirse hemen Allah’ı zikrederek bu vesveseden kurtulabiliriz.
Felak sureleri insana bunları bildiriyor. Allah Teala, nas suresinde iblisi”hannas” diye tarif etmiştir. Hannas, bol kalp arayıp bulunca ona hemen saldırı veren, saldırı esnasında da eğer zikir çekmeye başlanırsa da bir an önce geri çekilip kaçmaya çalışan anlamına gelir.
Peygamber Efendimiz ﷺ yukarıda anlattığımız iblisin bu şeklini şu şekilde dile getiriyor: Şeytan, vesvese vermek için insanın kalbine hortumunu uzatır; eğer o Allah’ı zikrederse hemen sinip kaçar. Allah’ı zikretmeyi unutursa kalbi iyice sarıp bir lokma gibi yutar. İşten bundan sonra vesvese vermeye başlar.7
Zikir çekmekten aciz olan kişilerin iblisin elinde oyuncağa dönüşeceğini Allah Teala böyle beyan ediyor: Şeytan onlara galebe çalmış ve onlara Allah’ın zikrini unutturmuştur.8
Kalbe Gelen Kötü Düşüncelerden Sorumlu Muyuz?
Kalbe gelen düşünce çeşitleri altı tanedir. Bu altı taneden ilk üç tanesi bağışlanır ve kişi bunlarla yükümlü tutulmaz. Fakat son üç tanesinden ise ise yükümlü tutulur ve hesaba çekilir.
Bu altı taneden ilkine “hem” derler. Hem başka adıyla hevâ olarak ta bilinmekte olup insanın kalbinin içine çok hızlı bir şekilde düşen şeydir. İşte bu kişinin kendi Nefsinin verdiği vesvese sonucudur. Kişi, bu düşüncenin yıldırımın düşmesi gibi hızlı bir şekilde içine düştüğünü fark eder.
Şayet zikirle uğraşarak bu düşünceyi kovarsa, bu düşünceden eser kalmaz. Fakat zikirden aciz kalır ve gaflete düşerek bu düşünceyi içinde tutarsa, o düşünce orada yer edinir ve hatır adını alır yani düşünce denilen şeye dönüşür.
İşte artık buna daha sonra iblisten de eklenen iğrenç düşünceler ile iyice taçlandırılır ve kuvvetlenir. Kişi, eğer bu kuvvetlenen düşünceye de itiraz eder ve kabul buyurmaz ise, bu düşünce arkasına bile bakmadan oradan uzaklaşır. Fakat bu düşünceye itiraz etmez ve engel olmaz ise kabul buyurmuş sayılır ve iyice güç kazanıp artık vesvese adını alır.
Buradan anlaşılacağı üzere vesvese denilen şey, nefis ile iblisin bir araya gelmesi, kişinin de buna kulak ardı etmeksizin buna yakın davranmasından dolayı meydana gelir.
Şayet kişi, vesveseler geldiği zaman bunları Allah’ı zikrederek kovarsa şeytan geri çekilir, nefis ise uğraşmaktan cayar ve feragat eder. Sonuç olarak bu gelen düşünce, fikir, vesvese ve benzeri şeyler amele dökülmediği müddetçe bunlar , Allah Teala’nın merhametiyle bağışlanır ve bu hususta kullar hesaba çekilmez.
Ama kişi eğer nefis ile iblisin bir araya gelerek söylenmesine izin verirse, nefis ve iblis birlikte güç kazanır. Bu güç devam ettikçe kuvvetlenir, kuvvetlenir ta ki niyet denilen şey olur.
Kişi eğer bu vesveselere karışmış niyetini, daha da iyi olan bir niyete değiştirir ve buna bağışlanması için dua ederek tövbede bulunursa kurtulur.. Yoksa bu anllattığımız niyet iyice artık güç kazanır ve niyetlikten çıkarak akd denilen şeye dönüşür.
Kişi bu akdi Allah’a tövbe ederek kurtulmak için dua ederse yine kurtulur. Fakat tövbe etmez ve kurtulmak için uğraşmaz ise yavaş yavaş zamanla azime dönüşerek kasta ulaşır. İşte başta dediğimiz son üç bunlardan ibarettir ve kul bunlardan sorumlu tutulup hesaba çekilecektir.
Kaynakça
- Buhari, Tevhid, 35
- Buhari, Talak, 11
- Müslim, İman, 209-211
- A’raf Suresi 7/201
- Buhari, Bed’ü’l-Halk, 1
- Ebu Davud, Sünnet, 18 (nr. 4722)
- Ebu Ya’la, Müsned, nr. 4301
- Mücadele 58/19