Sobalı Ev Özlemi: Çocukluğunda sobalı bir evde vakit geçirmiş her yetişkinin kış geldiğinde aradığı sıcaklıktır. Odun ateşinin çıtırtıları ya da sobanın üstünde kaynayan çayın, çorbanın, kestane kebabın, sobada patatesin (kartol kebap), kızarmış ekmeğin ne tadı ne de kokusu unutulur. Kuzinenin başında sıcak sıcak yenir, sohbetin ve ortamın sıcaklığıyla da kışın unutulmaz anlarına tanıklık eder. Bu sebepledir ki kalorifer, alttan ısıtma, klima gibi çok teknolojik sistemlerle ısınma mevzusu kolaylaşsa da her kış mutlaka söylenen “Hey gidi hey, nerede o eski sobalar!” sözünün alt metni, sıcacık aile özlemidir. Sobalı evde olmasa da kış gecelerinin tadını çıkarmak yine ailece vakit geçirilecek sıcacık bir ortama, bir patlamış mısıra, bir kestane kebaba bakar. Maksat ailece bir arada olmak olsun yeter…
Hava Tahmini: Kış aylarında en çok konuşulan konulardan biri de hava durumudur. Her kış çevremizde “Havada kar kokusu var”, “Bu sene ayvalar bol, kesin kış sert geçecek” gibi sezgisel yorumlar yapan büyüklerimiz bulunur. Karşılaştırmalı hava durumu analizi için ise “1968’de de böyle kar yağmamıştı”, “Sen asıl 87’deki kışı görecektin, bu ne ki günlerce kapalı kaldık” gibi ya da “Bu kar tutmaz”, “Geçen sene böyle yağdığında kar 1 metreyi bulmuştu” gibi tarihi bilgilere de sıklıkla rastlarız. Günlük rutin konuşmaların yüzde 60’ını karşılayan bu konuşmalardan geri kalmamak için zaman içerisinde havayı koklamaya, tahminlere ayak uydurmaya meyilli oluruz. Hava durumu haberlerinin en çok kış aylarında takip edilmesi de bu sebepledir. Bir de pencere önünde kar duası eden öğrenci kardeşlerimiz vardır. Özellikle sınav haftasının kar tatiline denk gelmesi, hem öğrencilere hem tüm yurt genelinde çifte bayram etkisi yapar.
Bitki Çayı Formülü: Kış aylarınında en sık yapılan muhabbetlerinden biri de hastalıklara karşı bitkisel önerilerdir. Malum kış ayları grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıkların, salgınların daha sık yaşandığı aylardır. Hastalıkların evde tedavi kısmı ise alternatif tıp yöntemine eğilimi arttırmaktadır. Kışın vazgeçilmezlerinden olan bitki çayları, bitkisel karışımlar hep bir gizem unsuruyla paylaşılır. Çoğu zaman “ninemin çayı”, “annemin karışımı”, “büyük büyük dedemin merhemi” gibi isimlerle tariflerin farmakolojik referansları nesilden nesile aktarılır. Her tarifin ana bileşenleri olduğu gibi özgün yönleri de altı çizilerek belirtilir: “İşte bildiğin nane limon ama içine bir tutam zerdeçal atıyorsun”, “Hibiskus çiçeğiyle zencefili karıştırıp karanfil ekliyorsun, sabaha bir şeyin kalmaz”, “Bir tatlı kaşığı balın içerisine 1 çay kaşığı udi hindi ekle” gibi birçok formül hem sosyal medyada hem de gündelik yaşantımızda karşımıza çıkar. Bu çok masum gözüken ama farklı sonuçlara da sebebiyet verebilecek formülleri denemeden önce doktora başvurmakta yarar var. Aksi takdirde basit bir soğuk algınlığını tedavi ederken alerji, mide ve böbrek hastalıkları gibi hesapta olmayan birçok rahatsızlığa sebebiyet verilebilir. Tavsiye alırken de tavsiye ederken de eğer lokman hekim değilsek bu ihtimalleri unutmamakta fayda vardır.
Kar Tanesi Yakalama: Kışın süsü olan kar, küçük büyük herkesi heyecanlandırır. Öyle ki karın üzerinde yürürken çıkan ses bile mutlu eder insanı. Kar yağdığında en bilindik aktivitelerden biri de kar tanesi yakalama heyecanıdır. İster çocuk olalım ister genç ister yaşlı, kafamızı kaldırıp kar tanelerini yutmaya çalışırız. Dilimizin ucundaki karın tadı, hiçbir dondurmayla, hiçbir tatlıyla yarışamaz. Kar tanesi yakalama işini aşırı ciddiye alanları çevrenizde hemen tanırsınız. Pencerede, balkonda, çarşıda pazarda durmadan göğe bakıp karın gelişini beklerler. Çevresiyle de ufak bir rekabet içine giren kar severler, en çok kar yakalama adına başı göğe erecek kadar mutludurlar. Kar tanelerini yere düşmeden midesine indirenler de hep bu gruptan çıkar. Kışın en çok beklenen ve en çok sevilen alışkanlıklarından biri olan kar tanesi yakalama aktivitesini, özellikle trafiğe kapalı alanlarda çoluk çocuk maile yapmak aile terapisi gibi gelecektir.