Yarın cennette cemali seyr edecek olanlar, bu dünyada gönlünü Hakk’ın nazargahı kılanlar olacaktır. Bu dünyada Hakk’ı bulmanın yolu sıdk sahibi, yani doğru olmaktan geçer.
Garibnâme’nin sekizinci bölümündeyiz. Bu bölümün birinci bahsinde cennet temsiline başvurularak sekiz cennet ve sekiz cennette var olan her şeyin insanın gönlünde de bulunduğu anlatılır. İnsan yer ile gökten yaratılmıştır; gök insanın canını, yer tenini temsil eder. Bu yüzden yer ve gökte bulunan her şey insanda da mevcuttur “Yeryüzünde de anlayanlar için alâmetler var; kendinizde de… Bakıp görmüyor musunuz” (Zâriyât, 20-21). Yeryüzü kesiftir, ten de öyle. Gökyüzü latiftir, can da öyle. Gece yeryüzünün gölgesi, gündüz gökyüzünün gölgesidir. Yerde cehennem, gökte cennetler vardır. Gökyüzünde cinan cenneti, canda cenan cenneti vardır. Candaki cennet gönüldür. Bu iki kelime birbirinin mukabilidir, birinde ne varsa diğerinde de o bulunur. Dolayısıyla cennetteki huri, hizmetçi, köşk vb. nimetlerin insanda karşılıkları vardır:
- Uçmak (cennet) gönlün temsilidir.
- Burak aşkın temsilidir.
- Kasr-Köşk hulkun (ahlâk) temsilidir.
- Huri mananın temsilidir.
- Tuba ağacı aklın temsilidir.
- Kevser cömertliğin temsilidir.
- İdris -aleyhisselam- ihsanın temsilidir.
- Rıdvan rızanın temsilidir.
Cennette akan su, süt, bal ve şarap nehirlerin de insanda karşılıkları vardır. Su siyerdir, temiz yaratılışı temsil eder. Şarap marifettir, gönül ile bilmeyi temsil eder. Süt ilimdir, bilmeyi temsil eder. Bal hilimdir, yumuşak huyluluğu temsil eder.
İnsan cenneti istiyorsa bu temsillerden hareketle gönlünün bir cennet olduğunu bilip bu dünyada iken istediğine erişebilir. Bu noktada Âşık Paşa çok cezbedici bir bağdaştırma yapar: “Bu gönül bugün nazargehdür ana / Manzar ola yarın ol uçmak sana”. Bu gönül şimdi onun nazargahıdır, yarın da o cennet senin için Hakk’ı göreceğin yer olacak. Yarın cennette cemali seyr edecek olanlar, bu dünyada gönlünü Hakk’ın nazargahı kılanlar olacaktır. Bu dünyada Hakk’ı bulmanın yolu sıdk sahibi, yani doğru olmaktan geçer. Sadıklık enbiya ve evliyanın en önemli vasfıdır. Mümin demek şüpheden uzak olan demektir.
İkinci bahiste Kudüs ve Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu vesselâmın miracı anlatılır; Kudüs’teki Kubbetü’s-Sahrâ’nın cennete benzediği aktarılır. Mescid-i Aksa’nın kubbesi sekizgendir. Sekiz köşede sekiz duvarı vardır. Bu, sekiz cennete karşılıktır. Dört kapısı vardır. Her duvarında beş, toplamda kırk penceresi mevcuttur. Kırk sütunlu olan caminin kubbesi kırk kemerlidir. Âşık Paşa’nın bu ve benzeri bilgileri vermesinden anlaşılıyor ki kendisi Kudüs’e bizzat gitmiş, Mescid-i Aksa’yı görmüştür.
Üçüncü bahiste dünyada sekiz türlü zenginin bulunduğu anlatılır: “O seni yoksul bulup zengin yapmadı mı?” (Duha, 8) ayeti tefsir edilir.
Zenginler sekiz sınıftır
- Ömür zengini
- Mal zengini
- Akıl zengini
- Neseb zengini
- İlim zengini
- • Baht zengini
- Kanaat zengini
- Ahlâk zengini
Bu sekiz türlü zenginlik sekiz cennetin benzeri gibidir. Bunların hepsi Cenâb-ı Allah’ın bir lütfudur. Asıl olan Allah Teâlâ’nın kulundan hoşnut ve razı olmasıdır.
Dördüncü bahiste Hz. Hızır’a bahşedilen sekiz keramet anlatılır; Âşık Paşa, âşık mahlasının Hızır aleyhisselam tarafından verildiğini, kendisini bizzat Hızır aleyhisselamın irşad ettiğini, bu nedenle öğrencisi olarak hocasını anlatmasının caiz olduğunu söyler. Hızır aleyhisselama bahşedilen sekiz keramet şunlardır:
- Belli bir yurdu olmayışı: Onun belirli bir yurdu, makamı, nişanı yoktur. Nerede bulunduğu bilinmez. Her an her yerde herkese görünebilir ama daima gizlidir.
- Cuma namazı: Cuma günleri bütün camilerde hazır olup müminlerle birlikte Cuma namazı kılar.
- Âb-ı hayat: Dirilik suyunu içtiğinden kıyamet kopana kadar yaşayacaktır.
- İlm-i ledün: Allah’ın bahşettiği bu ilim sayesinde pek çok şeyi bilmektedir.
- Bî-mekan ve bî-zaman oluşu: İstediği zaman istediği yere gidebilir. Allah’ın nusretiyle zaman ve mekân kaydından azadedir. Dağ taş, yaz kış, gece gündüz onun için birdir. Darda olana Hakk’ın izniyle derhâl yetişebilir.
- Her dili bilme: Dillerin hepsini bilmektedir, bütün mahlûkatla lisanınca konuşabilir.
- Nazar: Nazarı tesirlidir, baktığı kişinin manevi mertebesi yükselir.
- Veliler ordusunun komutanlığı: Bütün veliler; üçler beşler yediler ve kırklar Hz. Hızır’ın emrindedir.
- Beşinci bahiste ilahî aşkın âşık kişi üzerindeki sekiz belirtisi anlatılır.
- Âşıkın gönlü aşkla dopdolu olur; bu nedenle âşıkların gönlü yanar benzi sararır.
- Âşıklar az yer ve az uyurlar.
- Âşıkların sabr u kararı olmaz, aşka bağlı olduklarından başka hiçbir şeye bağlanamazlar.
- Âşıklarda Allah yolunda utanma yoktur, kınama ve ayıplamaya aldırmaz, melamet ehli olurlar.
- Âşıkın şöhreti çok olur. Âşık sevgilisini dilinden düşürmediği gibi halk da âşıkı dillendirir.
- Âşıkın mal mülk para pul… Kısaca dünya sevgisi ve düşüncesi yok olur.
- Âşık gariptir, daimi bir gurbet hâlindedir. Ahvalini kimseye açmak istemez.
- Âşık dünyayı ve ahireti düşünmez, hangi iş üzerine bulunursa bulunsun tek düşüncesi sevgilisidir.