İçeriğe geç

Bir Taht-ı Revandır Rahle

    Günlük hayatımızda her zaman gözümüzün önünde olan bir eşya değilse de bizde apayrı bir yeri vardır rahlenin. O rahle ki Allah Teala’nın kelamını okumalarımıza şahittir. Bir köşede dekor olarak bulundurursak dahi yen de Kuranı Kerim’i hatırlatır. İkisini birbirinden ayıramayışımız sadece bir göz alışkanlığı değildir. İslam ile neşvünema bulan kültürümüzün yansımasıdır aynı zamanda.

    Neye Rahle Diyoruz?

    Lûgati manada üzerinde kitap okunan yahut gerektiğinde yazı yazılan, düz veya eğilimli tablası bulunan, açılır-kapanır sabit ayaklı bir kürsüdür. Lakin okuma ve yazmayı kolaylaştıran diğer eşyalardan, örneğin masa veya sehpadan ayrı bir konuma sahip olduğu barizdir.

    Her ne zaman gönül Kur’an okumayı arzu etse direkt akla gelen rahle olur. Bulunulan ortamın koşulları rahle refakatinde okumaya uygun değilse çoğu diz kırıp rahlenin başındaymışız gibi okuma ihtiyacı hasıl olur.

    Mushaf-ı Şerif-i hem edep ve saygı gereği yüksekte tutma ihtiyacı hem de daha rahat okuyabilme isteği rahlenin el hüneriyle ortaya çıkmasına sebep teşkil etti.

    Hz. Osman (radiyallahu anh) döneminde, nazil olan ayet-i kerimelerin Mushaf halinde çoğaltılarak başka coğrafyalara gönderilmesi rahle yapımını beraberinde getirdi. Türklerin İslam ile müşerref olmasının akabindeyse Arapça semer anlamına gelen “rahl” veya “rahat” kelimesinden ilhamla dilimize yerleşti bu kelime.

    İlaveten, Arapçada açılır-kapanır rahlelere “kürsiyyu’l-Mushaf”. üzeri düz rahlelere ise “mindad” veya “minassa” denilir.

    Rahlenin Temel Hususiyetleri

    Esas maddesine ahşap olmakla birlikte zamanla sedef, bağa, fildişi, gümüş gibi maddelerle de yapıldı rahleler. Geçmişte rahle işçiliği oldukça yaygın ve kendine has bir zanaattı. Bu nedenle tek bir rahle tipinden bahsetmek zordur.

    Buna binaen üç tarz üzere yapılan rahlelerden söz edilebilir. İlki sabit ayaklı ve dikdörtgen biçimli sehpa görünümündedir. İkinci model ise iki kanatlı olup, açılır kapanır mekanizmaya sahip çapraz şekillidir ki rahle denilince ilk hatıra gelen de bu formudur,

    Bir diğer biçimi ise karma model hem okumaya hem de üzerinde yazma elverişlidir. Bu maksat doğrultusunda kitap yattığı açılıp kapanır tarzda olup, yazmak içinse ayakları özel yuvalarına girecek şekilde sabittir.

    Zamanla rahle süslemelerinde barok ve rokoko tarzı yaygınlaşmıştır. Günümüzdeyse daha sade olmakla birlikte teknolojinin yardımıyla rahle imalatı hayli kolaylaşmıştır.

    Diz Çök Rahle Önünde

    Malum olduğu üzere evvelden eğitim ve öğretim mekanlarında bugünkü gibi masa ve sıra düzeneği yoktu. Bir rahle önünde diz çökülerek eğitim alınırdı. Hatta rahlenin, Osmanlı eğitim sisteminde yer bulan “amin alayları”nda olduğu gibi eğitimin sembolü şeklinde addedildiği söylenebilir.

    Hatırlayalım; 4-6 yaşları arasında mektebe başlayacak çocuklar için düzenlenen törende önce evde akraba ve komşular lokum ve şerbet ikramıyla ağırlanır, sonra mektebe yeni başlayacak talebe “Şol cennetin ırmakları…” ilahisi eşliğinde evinden çıkarak diğer talebelere katılırdı.

    Evden mektebe bir kortej havasında yürünen yolda, en önde yeni talebenin rahlesini başının üzerinde taşıyan hoca çırağı olurdu. Günler öncesinden cilalanan ve gerekirse tadilat gören bu rahle çoğunlukla ailenin büyüklerinden birine ait olup, sonraki nesle aktarılan manevi bir köprü manası da taşırdı.

    Benzer uygulamayı sarayda da görürüz. Şehzadeler de özel bir törenle eğitimlerine başlar, kendilerine has özel rahleleri bulunmasına özen gösterilirdi.

    Sibyan mekteplerinde rahle ile bu şekilde kurulan bağ, hayatın sonra evrelerinde de devam ederdi; ya medrese eğitimiyle yahut bireysel Kur’an tilavetiyle. Medreselerde müderrislerin ehil ulemanın önünde diz büktüğü rahleler, ümmet-i Muhamed’e vaaz ve nasihat için camilerin demirbaşları arasında da mutlaka bulunurdu.

    Referansını Kur’an tilavetinden alan en güzel misallerini Türk-İslam medeniyetinin tarih sayfaları arasında ziyaret etmek istediğimizde, karşımıza üç numune mekan çıkar: Konya Alaeddin Camii, Konya Mevlana Müzesi ve İstanbul Türk İslam Eserleri Müzesi.

    Buralarda bulunan rahleler dönemlerinin ahşap ustalığını ispat ettiği gibi Kur’an-ı Kerim’e gösterilen hürmet ve ihtimamın da ne derece derin olduğunu sergiler. Çünkü ecdadımız için rahle demek Allah Teala’nın kelamına beşiklik edecek mahal demek.

    Bu mananın kalpten ele tezahür etmesiyle işçilik edilen her bir rahle sanatsal yönüyle de bir zevk-i selim örneğidir.

    Kaynak: Semerkand Aile Dergisi