İnsan kendi hakkında bir şeyin hayırlı olup olmadığına dair bir işarete kavuşmak isterse, yatacağı zaman iki rekât namaz kılar. Bu namaza istihâre namazı denir. Birinci rekâtta “Kâfirûn” sûresini, ikinci rekâtta da “İhlâs” sûresini okur. Namaz sonunda istihâre duasını yapar. Sonra da abdestli olarak kıbleye yönelip yatar. Rüyada beyaz ve yeşil görülmesi hayra işarettir. Siyah veya kırmızı görülmesi de şerre (kötüye) işarettir. Bu şekilde istihâre namazının yedi gece yapılması ve kalbe gelen ilk işarete göre hareket edilmesi tavsiye edilmiştir.
Sa‘d b. Ebû Vakkâs’tan [radıyallahu anh] Resûlullah’ın [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurduğu rivayet edilir: “Âdemoğlunun Allah’tan hayır dilemesi (istihâresi) saadetindendir. Allah’ın hükmüne razı olması da saadetindendir. Allah’tan hayır istemeyi terketmesi ise onun bedbaht olmasındandır. Allah’ın hükmüne razı olmaması da âdemoğlunun bedbahtlığındandır.”
Bir diğer hadislerinde, “İstihâre yapan zarar etmez, istişare eden pişman olmaz, iktisatlı davranan kimse de muhtaç duruma düşmez” buyurmuşlardır.
İstihare Duası
İstihâre duası Peygamber Efendimiz’den şöyle rivayet edilmiştir:
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْتَخِيرُكَ بِعِلْمِكَ وَأَسْتَقْدِرُكَ بِقُدْرَتِكَ وَأَسْاَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ الْعَظِيمِ فَإِنَّكَ تَقْدِرُ وَلَا أَقْدِرُ وَتَعْلَمُ وَلَا أَعْلَمُ وَأَنْتَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ اَللّٰهُمَّ إِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنَّ هٰذَا الْاَمْرَ خَيْرٌ لِي فِي دِينِي وَمَعَاشِي وَعَاقِبَةِ أَمْرِي عَاجِلُ أَمْرِي وَاٰجِلُهُ فَاقْدِرْهُ لِي وَيَسِّرْهُ لِي ثُمَّ بَارِكْ لِي فِيهِ وَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنَّ هٰذَا الْأَمْرَ شَرٌّ لِي فِي دِينِي وَمَعَاشِي وَعَاقِبَةِ أَمْرِي عَاجِلُ اَمْرِي وَاٰجِلُهُ فَاصْرِفْهُ عَنِّي وَاصْرِفْنِي عَنْهُ وَاقْدُرْ لِي الْخَيْرَ حَيْثُ كَانَ ثُمَّ رَضِّنِي بِهِ
“Allahümme, innî estehîruke bi-ilmike ve estakdiruke bi-kudretike ve es’elüke min fadlike’l-azîmi. Feinneke takdiru ve lâ akdiru ve ta‘lemü ve lâ a‘lemü ve ente allâmü’l-guyûbi. Allahümme in künte ta‘lemü enne hâze’l-emre hayrun lî fî dînî ve meâşî ve âkibeti emrî -âcilü emrî ve âcilühü- fakdirhu lî ve yessirhu lî sümme bârik lî fîhi. Ve in künte ta‘lemü enne hâze’l-emre şerrun lî fî dînî ve meâşî ve âkıbeti emrî -âcilü emrî ve âcilühü- fasrifhu annî vasrifnî anhu vakdür liye’l-hayra haysü kâne sümme raddinî bihi.”
Anlamı: “Allahım! Senin ilmine danışıyor ve senin kudretinden yardım diliyorum. İstediğimi de senin büyük fazlından istiyorum. Senin her şeye gücün yeter, benim ise hiçbir şeye gücüm yetmez. Sen her şeyi bilirsin, ben ise hiçbir şey bilmem. Sen bütün gizlilikleri bilensin.
Allahım! Eğer bu iş (burada işini zikreder) benim dünya ve ahiret kazancım adına, başlangıcı ve neticesi itibariyle hayırlı ise ve sen bunu böyle biliyorsan, o işi benim için takdir buyur, kolaylaştır ve sonra da onda, benim için bereket kıl. Ve yine sen biliyorsun ki, bu iş benim din, dünya ve ahiretim hesabına başında veya sonunda hayırsızdır, onu benden uzaklaştır, beni de ondan uzak tut. Hakkımda ne hayırlıysa bana onu takdir et. Sonra da takdirine beni hoşnut eyle…”