İçeriğe geç

Bocurgatlı Karaboğa

    Akka Kalesi’ni ellerinde tutan haçlılar 1291 yılı baharında şehrin surları önünde müslüman Memlüklü askerlerini gördüler. Akka şehri Akdeniz kıyısında olduğu ve deniz üzerinden şehre kolaylıkla yardım ulaştırılabildiği için o zamana kadarki muhasaralardan kurtulmayı başarmıştı. Şehri korumak için ön kısmındaki muhkem surları savunmak yeterliydi. Önceki kuşatmalarda olduğu gibi bu defa da müslümanları savuşturabileceklerini düşünüyorlardı. Ancak bu defa öyle olmadı.

    Müslümanlar coğrafyamızın ortasında bir ur gibi duran haçlıların sökülüp atılması gerektiğini çok iyi biliyor ve bunun için el birliğiyle mücadele ediyorlardı. Kudüs’ün kurtarılması gibi çok büyük bir zaferin ardından haçlı istilasının son kalıntısının bulunduğu Akka şehrinin de kurtarılması gerekiyordu. Bu uğurda teknik anlamda ne gerekiyorsa yapıldı, pek çok silah geliştirildi.

    Mücahit mühendisler iş başında

    Kuşatma silahlarının en önemlisi, o dönem için elbette mancınıklardı. Müslümanlar geliştirdikleri mancınıkların doğru atış yapabilmesi için önce doğru konumlandırılması gerektiğini biliyordu. Bunun için önce “Mîzânü’l-Ard” adını verdikleri bir tesviye aleti geliştirdiler. Bu aletle yapılan zemin ölçümlerine göre mancınıkların kurulacağı yerleri düzleştirdikten sonra mancınıkları kurmaya başladılar.

    Karaboğa mancınığı o gün Akka önlerinde Mîzânü’l-Ard yardımıyla tesviye edilmiş zemine kurulmaya başlandı. İnşaat iskelelerine benzer iki ahşap iskele karşılıklı örüldü. Bu iskeleler üçgen şeklindeydi. Temelleri geniş, yukarı çıkıldıkça daralan bir yapıdaydılar. Bu iki iskele en üst noktada bir demirle bağlanıyordu. Bu demir aslında bir dönme ekseniydi ve fırlatma kolunun hareket edeceği yerdi. Fırlatma kolu bu eksene bir tarafı kısa, diğer tarafı uzun olacak şekilde bağlıydı. Bu hâliyle Abdurrahman el-Hâzinî’nin muhteşem terazisi Mîzânü’l-Hikme’yi andırıyordu. Fırlatma kolunun kısa tarafında bir sandık bulunuyordu. Bu sandık mancınığın çalışabilmesi için gereken karşı ağırlığı sağlıyordu. Bu yüzden müslüman askerler sandığı büyük kayalarla doldurdular. Fırlatma kolunun uzun tarafında ise pek çok halat ve muhasara altına alınmış kalenin surlarına fırlatılacak kaya bulunuyordu. Karaboğa’nın halatlarının yeterli gerginliğe ulaşması yani doğru bir şekilde çalışması için irice bir bocurgat ve “Mîzânü’l-Karîb ve’l-Baîd” adını verdikleri bir balistik skala da gerekiyordu. Bu skala sayesinde Karaboğa’nın hedefe doğru nişan alması sağlanıyordu.

    Bocurgatın fethi

    Hazırlıklar tamamlandıktan sonra müslümanlar büyük gayretle bocurgatın koluna asıldılar ve mancınığı kurmaya başladılar. Bocurgatın her dönüşünde fırlatma kolunun uzun tarafı aşağı inmeye, karşı ağırlığın bulunduğu kısa kol ise yukarı çıkmaya başladı. Mancınık kurulduktan sonra fırlatma halatları bir kancaya sabitlendi, surlara fırlatılacak olan kaya fırlatma kefesine yerleştirildi ve Mîzânü’l-Karîb ve’l-Baîd üzerinden en iyi atış için gereken açı ayarlandı. Artık her şey hazırdı.

    Saldırı emri verildiğinde fırlatma halatı kancadan çıkarıldı. Boşta kalan karşı ağırlık sertçe aşağı doğru düştü ve fırlatma kolunun uzun tarafındaki kaya aniden havalanıp kale surlarına doğru fırladı. Bundan sonra kızılca kıyametin koptuğu savaşta müslümanlar galip geldi, fetih müyesser oldu.

    Karaboğa Çin’de

    Karaboğa sadece Akka fethinde kullanılmadı. Moğol hükümdarı Kubilay Han, Çin’e düzenlediği fetih hareketinde yardımcı olmaları için İsmail ve Alaaddin adında iki mancınık ustası istihdam etmiş ve onların kurduğu Karaboğa mancınıkları sayesinde amacına ulaşmıştı.

    Müslümanlar seferle yükümlü olduklarını, zaferin ancak Cenâb-ı Hakk’ın yüce katından bir ikramla gelebileceğini biliyorlardı. Onlar üzerlerine düşeni yapıp çalıştılar çabaladılar, silahlar geliştirip cihad ettiler, coğrafyamızı haçlılardan temizlediler ve Devlet-i Aliyye’nin doğuşu için gereken iklimin oluşmasına katkı sağladılar.