İçeriğe geç

Cenaze Namazı Nasıl Kılınır?

    Cenaze üzerine namaz kılmak farz-ı kifâyedir. Cenaze namazının kılınışı şöyledir:

    “Allah Teâlâ için namaza, bu meyyit için duaya niyet ettim” denilir. İmama uyan kişi tâbi olmaya da niyet eder. Sonra tekbir alır ve “Sübhâneke” duasını okur. Fâtiha okumak da câizdir. Sonra ikinci kere tekbir alır ve Hz. Peygamber’e [sallallahu aleyhi vesellem] salât okur. Sonra üçüncü kere tekbir alır ve şöyle der:

    “Allahım! Onu bağışla, ona merhamet eyle, afiyet ver. Onu affeyle. Onun yerini güzelleştir, kabrini genişlet. Onu yağmur, kar ve doluyla yıka. Beyaz elbisenin kirlerden temizlendiği gibi onu hatalardan temizle. Ona evinden daha hayırlı bir ev, ailesinden daha hayırlı bir aile, eşinden daha hayırlı bir eş ver. Onu cennetine koy, kabir ve cehennem azabından onu koru.”

    Sonra dördüncü tekbiri alır ve selâm verir. (Üçüncü tekbirden sonra) küçük çocuk ve deli için istiğfar edilmez. Şöyle dua edilir:

    “Yâ Rabbi, onu bizim için öncü kıl. Onu bizim için sevap vesilesi ve ahiret azığı eyle. Onu bize şefaati makbul bir şefaatçi kıl.”

    Eğer ölü cenaze namazı kılınmadan defnedilmişse, cesedi bozulmadıysa kabri üzerinde namaz kılınır.

    Canlı iken bedeninin çoğu çıkıp ölen düşük üzerine cenaze namazı kılınır. Eğer ölü olarak doğmuşsa yıkanır, bir beze sarılır ve namaz kılınmadan defnedilir.

    Cenaze üzerine namaz kıldırmaya en layık olan devlet başkanıdır. Sonra onun vekilidir. Sonra kadı (hâkim), sonra mahalle imamı sonra da ölenin velisi gelir. İsyancı ve yol kesiciler üzerine cenaze namazı kılınmaz.

    Bir kimsenin kâfir akrabası öldüğünde, müslüman akrabasının onu sünnete riayet etmeksizin yıkaması câizdir. Defni de aynıdır. Ya da onu kendi dinindeki insanlara bırakır.

    Birden fazla olan cenaze üzerine topluca namaz kılmak câizdir. Tek tek kılmak ise daha evladır. Cenazeyi taşırken ölenin sağ ön tarafını sağ omuza koyup sağ arkadan devam etmek, sonra cenazenin sol ön tarafını sol omuz üzerinde taşıyıp sol arkaya geçmek müstehaptır.

    Ölüyü sarsmadan süratli bir şekilde götürmek müstehaptır.

    Cenazenin arkasından yürümek önünden yürümekten daha faziletlidir.

    Cenazede zikir vb. duaları sesli okumak, cenaze kabre konulmadan oturmak mekruhtur.

    Kabir, yarım insan boyu kadar veya daha derin kazılır. Kabrin içine “lahit” yapılır (kıble tarafından oyulur). Toprak gevşek değilse (kabrin ortasını oyarak) “şak” yapılmaz. Cenazeyi kabre indiren kişi şöyle der:

    “Bismillah ve alâ milleti Resûlillah sallallahu aleyhi vesellem.”

    “Allah’ın adını anarak ve Resûlullah’ın milleti (dini) üzerine seni defnediyoruz.”

    Cenaze sağ tarafı üzerine kıbleye doğru çevrilir. Kefenin bağları çözülür. Lahdin üzeri düzlenir. Kadın cenaze kabre koyulmadan önce üstüne bir örtü çekilir, erkek cenazede bu uygulama yapılmaz. Sonra üzerine toprak atılır. Kabrin üstü balıksırtı şeklinde tümsek yapılır. Süs için kabrin üzerine bina yapmak haramdır.

    Zaruret halinde bir kabre birden fazla cenaze gömülebilir. Bu durumda kum ve toprakla aralarına perde yapılır.

    Cenaze defnedildikten sonra başka yere nakletmek câiz değildir. Ancak kabir gasbedilmiş bir yerse bu durumda nakledilebilir.

    Ölüleri ziyaret etmek ve kabrin yanına oturarak da olsa Yâsîn sûresini okumak müstehaptır. Çünkü hadis-i şerifte bildirildiği üzere, “Kim bir kabristana girip Yâsîn sûresini okursa, Allah Teâlâ o gün onlardan azabı hafifletir. Kabirdeki ölüler sayısınca o kişiye sevap yazılır.”

    Kur’an tilavetinden başka bir sebeple kabir üzerine oturmak, üzerinden yürüyüp geçmek ve kabirden yeşil otları koparmak mekruhtur.1

    Şafilere Göre Cenaze Bahsi

    Müslümanlardan her ölen kişiyi yıkamak, kefenlemek, üzerine namaz kılmak ve defnetmek farz-ı kifâyedir.

    Ancak (savaş alanında müşriklerle yapılan savaşta ölen) şehid yıkanmaz ve cenaze namazı kılınmaz. Aynı şekilde altı ayı doldurmayıp düşük olarak dünyaya gelen ölü çocuk da yıkanmaz ve cenaze namazı kılınmaz. Eğer kendisinde hayat emaresi görüldüyse, hükmü büyük bir kişinin hükmü gibidir. Şayet kendisinde hayat emaresi görülmediyse fakat yaratılışı şekillenmişse, onun için namaz hariç bütün hükümlerin uygulanması vâcip olur. Eğer yaratılışı şekillenmemişse, ona hiçbir şey gerekmez. Şayet altı ay tamamlandıktan sonra düşük olmuşsa; mutlak olarak (hayat emaresi görülsün veya görülmesin, yaratılışı şekillensin veya şekillenmesin) hükmü, büyük bir kişinin hükmü gibidir.2

    Kaynakça

    1. Merakıs Saadet
    2. Saadetül Mübdetin