Ölmek üzere olan kişiyi sağ tarafı üzerine veya sırt üzeri uzatarak kıbleye doğru yöneltmek sünnettir. Sırt üzeri olunca başı bir şeyle kaldırılır. Söyleyebilmesi için hastanın yanında kelime-i şehadet zikredilir. Buna telkin denir. Defnedildikten sonra da aynı şekilde telkin verilir. Öldüğü zaman çenesi bağlanır. Gözleri kapatılır. Gözlerini kapatan kişi şöyle der:
“Allah’ın adını anarak ve Resûlullah’ın [sallallahu aleyhi vesellem] milleti (dini) üzerine… Allahım, onun işini kolaylaştır. Sonrasını ona kolay kıl. Sana kavuşmakla onu mutlu kıl. Gitmekte olduğu yeri (ahireti), çıktığı dünya hayatından daha hayırlı eyle.”
Sonra avreti örtülür. Elbiseleri çıkartılır. Mazmaza ve istinşak yaptırmadan abdest aldırılır. Mümkünse sidir otu vb. kullanılarak suyla yıkanır. Sakalı ve saçı hatmi ile ve sabunla yıkanır. Önce sağ tarafı sonra da sol tarafı yıkanır. Daha sonra ölü oturtulup karnı hafifçe sıvazlanır. Ardından ölünün sağından ve solundan sade su dökülüp yıkanır. Sonra bir bezle silinir.
Ölünün saçları taranmaz. Tırnakları kısaltılmaz. Kefenler tek sayıda tütsülenir. (Açılmaması için) bağlanır. Saçına ve sakalına hanut kokusu sürülür. Secde âzalarına da kâfur sürülür.
Erkeğin sünnet olan kefeni; hayatında giydiği kumaşlardan yapılan kamîs, izâr ve lifâfedir. En faziletlisi beyaz pamuklu kumaştır.
İzâr ve lifâfe baştan ayağa kadar örten kumaşlardır. Kamîs için kol, paça ve cep yapılmaz. Kefenin etrafı dikilmez. Sarık yapmak mekruhtur. Kefen önce sol taraftan sonra sağ taraftan örtülür. Açılmasından korkulursa bağlanır.
Erkeğin kifayet miktarı kefeni ise, izâr ve lifâfedir.
Kadının sünnet olan kefeninde yüzünü kapatacak bir baş örtüsü ile göğüslerini bağlamak için bir bez daha ilave edilir. Kadının kifayet miktarı olan kefeninde ise, sadece baş örtüsü ilave edilir. Saçları iki kısım halinde örgü yapılarak kamîsin üstüne, göğsünün üzerine konur. Sonra baş örtüsü kamîsin üzerinden, lifâfenin altından örtülür. En üstüne de göğüs örtüsü bağlanır. Zaruret halinde ise ne bulunursa onunla kefenlenir.