İçeriğe geç

Sosyal Medya Adabı Nedir?

    Günlük vakit harcanan işlerin kabaca bir sıralaması yapılsa birçoğumuzun internet ve telefonla geçirdiği sürenin hiç azımsanamayacak kadar çok olduğu görülür. Bu sürenin büyük çoğunluğu sosyal medyada geçmektedir. Hatta bir araştırmaya göre ülkemizde insanların günlük ortalama 3 saati sosyal medyada tükeniyor. Tabi keşke sıkıntı sadece sürenin boşa harcanmasıyla kalsa! Eline telefon alan genç-yaşlı birçok kişi uygun olan olmayan her şeyi paylaşma derdine düşmüş ya da normalde yapamadığı şeyleri sanal âlemde yapar olmuş. Bu konuda bir şeyler yapmak ve kendimizi dizginlemek şart olduğundan bu yazımızda çağımızın en büyük tehlikelerinden biri olan sosyal medyadan bahsedeceğiz.

    Özgür kölelik

    Sosyal medya ve internet günümüzde bazıları için ekmek, su, hava gibi vazgeçilmez hâle geldi. Hatta internet uzun bir süre kesintiye uğrasa hemen homurdanmalar başlıyor. Niye kesildi bu internet, hâlâ niye yok, ben çok sıkıldım dayanamıyorum artık gibi. Tüm bu söylemler ve isteklilik hâli nedense bazı hayırlı işlere yönelmek istediğimizde çoğu zaman aynı olmuyor! Kimseye internet kullanmayın diyemeyiz. Sonuçta faydalı olan birçok işimizi kolayca elimiz altındaki telefonlarla yapabiliyoruz. Ama şunu da aklımızdan çıkarmayalım: İnsan nereye, hangi işe çok meylederse zamanla kendini o işe alışmış ve bağımlı bulmuş oluyor. O yüzden zamanı biraz daha dengeli kullanmaya ve internette geçirdiğimiz süreyi kademeli olarak azaltmaya çalışalım. Çünkü geçen zaman asla geri gelmeyecek. Hatta tasavvufta bu meyanda kullanılan vukûf-i zamani tabiri var. Buna göre kişi her an kendini yoklamalı ve zamanını iyi değerlendirmelidir.

    Paylaşımlara dikkat!

    Sosyal ağlar ve internet hâlâ tam olarak radyo-televizyon gibi sıkı denetime ve sansüre tabi değil. Dünyanın dört bir yanından her türlü insan bu ağları kullanıyor ve istediği çoğu şeyi de yapabiliyor. Çok şükür son zamanlarda ülkemizde bu konuda bazı cezalar ve hatta yaptırımlar uygulanmaya başladı. Bu durum bir nebze olsun kötü niyetli insanları caydırıcı olsa da yine de bazı sahte hesaplar üzerinden kendini gizleyerek ya da yurtdışı bağlantılı hesaplardan insanlara zarar verenler durdurulabilmiş değil. Yalan haber, provokasyon, mahremiyete önem vermemek, fütursuzca yapılan paylaşımlar ortalıkta kol geziyor. Bazen maalesef müslüman kimliğine sahip insanlar da buna alet olabiliyor. Bunun için paylaşım yapmadan önce meselenin doğruluğunu ya da dini açıdan sakıncası olup olmadığını hem kendimiz hem de başkalarına zarar vermeme açısından bir düşünelim! Hatta mümkünse en iyisi her şeyi internetten paylaşma hastalığından bir an önce kurtulalım.

    Ava giderken avlanmayalım!

    İnsan olarak birtakım zafiyetlere sahip bir varlığız. Yani günah işleme meyli mevcut bir yapımız var. Hiçbirimiz peygamber olmadığımızdan ismet (günahtan korunma) sıfatına sahip değiliz. Sosyal medya ve internet denen şey tüm bu zafiyetlerimizi tetikleyecek birçok unsurla dolu. Uygunsuz yorum yapmak, gıybet, küfürleşme, uygunsuz paylaşımlar, büyüklere karşı işlenen edepsizce hareketler internet üzerinde artık çokça paylaşılır oldu. Bizim açımızdan bunu tehlikesi “Üzüm üzüme baka baka kararır” atasözüne muhatap olarak aynı eylemleri yapmak ve daha da önemlisi bu eylemlerin internetten yapılınca sanki helal olduğu zannına kapılmak… Zira bütün bu uygunsuz eylemleri uygulama potansiyeli aslında insan olarak bizde mevcut. İşin farkında olmayanlar dini kimliği ne olursa olsun bu tuzağa düşüyor ve belki de bilmeden günaha giriyor. Yani bize düşen evvela başkalarının ahlâksızlığının kendilerini bağlayıcı olduğunu bilmek ve bu konuda herkesin kendinden sorumlu olduğunu unutmamak.

    Son olarak belirtmek gerekir ki interneti ve sosyal medyayı çok iyi kullanıyor olabiliriz. Hatta teknoloji konusunda çok iyi bir bilgiye sahip olduğumuzdan yaptığımız işlerde izimizi belli etmiyor da olabiliriz. Ancak bunların hiçbirinin yazıcı meleklerden kaçmadığını ve günü gelince Cenâb-ı Hakk tarafından hesaba çekileceğimizi unutmayalım.

    Rabbim cümlemize kendisinin her şeyden haberdar olduğunu bilmeyi ve buna göre davranışlarda bulunmayı nasip eylesin. Amin.