İçeriğe geç

Sufi Kimdir?

    Sufi Kimdir? Sufi Nedir Kime Denir?

    Sufi nedir? Sufi, güneşten ışığını alan yıldız gibi Kur’an, Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ve mürşidinin rehberliğinde parlayan kimsedir.

    Tasavvufun tanımında olduğu gibi sûfînin tanımında da tasavvuf ehlinden birçok söz vârid olmuştur. Bu, tasavvuf ehlinin esasta bir olasalar da meşreplerinin farklı olduğunu gösterir. 

    Ebû Hemmâm Abdurrahman b. Mücîb es-Sâfi’ye kuddise sırrıhu sûfînin kim olduğu sorulduğunda şöyle buyurmuştur: 

    “Nefsini (mücâhede ile) öldüren, nefsinin arzusuna uymayarak onu rezil eden, düşmanını (nefis ve şeytanı) yaralayan, insanlara nasihatte bulunan, devamlı Allah Teâlâ’ya karşı korku halinde olan, ameli eksiksiz yapan, ümitlerin peşine düşmeyen, eksikliğini örten, hataya düşmekten çekinen, kusurlarını sermayesi olarak gören, zanaatı huzün olan, bütün yaşantısı kanaatle olan, Hakk’ı bilen, kapıdan ayrılmayan ve tüm mahlûkattan vazgeçendir.”

    Bişr-i Hâfî [kuddise sirruhů] şöyle buyurmuştur: 

    “Sûfî, kalbi temiz olan kimsedir.”

    Zünnûn-i Misri’ye kuddise sırruhů) sûfînin kim olduğu sorulduğun da şöyle cevap vermiştir: 

    “Sûfî konuştuğunda kelimeleriyle hakikatleri açıklayan, sustuğunda da (Allah’tan başka her şeyle) alakasını kesmesi sebebiyle âzaları kendisi yerine (hakikatleri) konuşan kimsedir.” 

    Ebû Bekir eş-Şiblí’ye kuddise sırruhů), “Sûfî kimdir?” diye sorulduğunda şöyle buyurmuştur: 

    “Bulanıklıktan kurtulan, tefekkürle dolan, altınla çamuru aynı gören kişidir.”

    Ebû Osman el-Hîrî’ye kuddise sırruhû), “Sûfî kimdir?” diye sorulduğunda şu âyet-i kerime ile cevap vermiştir: 

    “Müminlerden öyle erler vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar” (Ahzâb 33/23). 

    Cüneyd-i Bağdâdî [kuddise sırruhû] şöyle buyurmuştur: 

    “Sûfînin kalbi, Hz. İbrahim Halil’in [aleyhisselâm] kalbi gibi dünya sevgisinden uzak ve Allah Teâlâ’nın emirlerine itaatkâr olandır. Teslimiyeti, Allah’ın nebîsi Hz. İsmail’in (aleyhisselâm] teslimiyeti gibidir. Hüznü, Allah’ın nebîsi Hz. Davud’un [aleyhisselâm] hüznü gibidir. Fakirliği, Hz. İsa’nın (aleyhisselâm] fakirliği gibidir. Sabri, Hz. Eyyûb’un (aleyhisselâm] sabrı gibidir. Hak Teâlâ’ya muhabbeti, Hz. Musa’nın (aleyhisselâm] münâcât anındaki muhabbeti gibidir. İhlâsı da Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi vesellem] ihlâsı gibidir.” 

    Yine şöyle buyurmuştur: 

    Sufi, toprak gibidir; onun üzerine her türlü kötü şeyler atılır, ondan ise sadece güzel şeyler ortaya çıkar.”

    Bir adam, Sehl b. Abdullah et-Tüsteri’ ve kuddise sırruhû], “İnsanlardan hangi toplulukla beraber olayım?” diye sordu. O da şöyle cevap verdi:

    “Sûfîlerle beraber ol. Zira onlar (yaptıkları iyilikleri) çok görmezler ve kendilerini üstün görmezler.

    Kısacası sûfî, hayır konuşan, kalbi kirlerden temiz olan; ahlâk, söz, hal ve hareketlerinde şeriata tâbi olma halini muhafaza eden, Hak ile olup mahlûkattan ayrılan kimsedir.