Ruslar, “Körler göremez, kibirliler ise görmez” der. Bu söz, aslına bakılırsa uzun süredir Rusya’ya elleri mahkum olan, ancak gerçeklerle de yüzleşmek zorunda kalan Avrupa ülkelerinin durumunu özetliyor.
Ukrayna krizinin başlangıcından bu yana Avrupa Birliği (AB) ülkeleri iki arada bir derede kaldı. Bir yanda, geçen yıla kadar isteyip de kurtulamadıkları NATO, diğer yanda kendisine göbek bağıyla bağlı oldukları Rusya… Birliğin iki lokomotifi Almanya ve Fransa liderlerinin -kendi çaplarında- ortaya koydukları çaba da işe yaramadı. Dünyanın gözleri önünde rezil oldular üstelik.
Rusya, gelinen noktada rahat hareket edebilmek için çok önceden hazırlandı ve bugünkü sürecin ayakta duranı olma yolunun taşlarını tek tek döşedi. Özellikle pandemiden sonra küresel bir krize dönüşen enerji ihtiyacı, Rusya’yı dünyanın en stratejik ülkeleri sıralamasında yukarılara çekti. İşte böyle bir ortamda Rusya, uyarmasına rağmen Batı’ya yakınlaşma konusunda geri adım atmayan Ukrayna’ya saldırdı.
Usul ve yöntemin kesinlikle yanlış olduğunun altını daha önce de çizmiştik. Ancak, Putin’in gerekçeleri “neden saldırıyorlar?” sorusuna ikna edici cevaplar veriyor. Batı, sırtını sıvazlayarak ve “arkandayız” diyerek öne sürdüğü Ukrayna’yı yolda bıraktı. Beklediği desteği hiçbir zaman vermedi. Dahası Rusya’ya enerji konusunda mahkum olması ortaya esaslı bir tepki koymasını da engelledi. Bugüne kadar gösterilen “en sert” reaksiyon yaptırım kararları oldu. Avrupa’nın ve Amerika’nın Putin yönetimine karşı uygulamaya çalıştığı ambargolar, Rusya’yı daha sert cevap vermeye mecbur etti.
Şimdi özellikle petrol ithalatının yıl sonuna kadar yüzde doksan oranında azaltılmasını öngören 6. Yaptırım Paketi açıklandı. AB, topyekûn Rusya’yı karşısına alma niyetinde. Fakat enerji ihtiyacı Almanya da dahil olmak üzere birliğe üye bazı ülkeleri kaygılandırıyor. Çünkü Macaristan’ın, Çek Cumhuriyeti’nin, Bulgaristan’ın ve Yunanistan’ın petrol konusunda yeni bir gerilime tahammülleri yok.
Kartalın kurdu av zannetmesi yükseklikten değil körlüktendir. AB, Rusya konusunda körlük yaşıyor. Ve öyle görünüyor ki bir süre sonra bu hikâyede avla avcı yer değiştirecek.